30 Aralık 2013 Pazartesi

Bloga sponsor nasıl bulunur?

Blog yazarlığı yapan birçok kişi blogu sayesinde nasıl para kazanabileceğinin yollarını arıyor. Blog yazarak para kazanma ile ilgili anlatılanların büyüsüne kapılanlar, bir blog açarak ve birkaç yazı ekleyerek kısa sürede para kazanabilmeyi umuyor. Evet, blogunuz sayesinde para kazanabilirsiniz ancak bu öyle bir anda olabilecek bir iş değildir. Ciddi anlamda çalışmanız, sabretmeniz gerekir.

Blog yazarak para kazanma yolları arasında tanıtım yazısı satışı, içerik yazarlığı, link satışı, Adsense reklamları yayınlama, blog çekilişleri, banner reklam gibi birçok gelir modeli yer alıyor. Bu gelir modelleri haricinde önemli bir kazanç modeli daha var: "Sponsorluk"

Peki, sponsorluk nedir?

Sponsorluk kavramını bir kişi, etkinlik veya kuruluşu, ticari avantaj olarak kullanabilecek bazı haklar ve ilişkiler elde etme karşılığında ayni, mali ve diğer yardımlar türünde katkılar sağlayarak destekleme süreci olarak tanımlayabiliriz.

Yardım amaçlı destek faaliyetlerinden farklı olarak sponsorluk, bir iş ilişkisi çerçevesinde karşılıklı olarak her iki tarafa da yarar sağlayan bir araç. Katkı sağlayan açısından sponsorluk; vergi avantajlarının yanı sıra, sosyal sorumluluk bilinci ile toplumda olumlu bir imaj yaratarak ön plana çıkmak, medyada görünürlük, satışlarda artış ve markalaşma gibi doğrudan reklama oranla çok daha yüksek etki yaratan endirekt getirileri ile günümüzün etkin bir pazarlama aracı olarak tercih ediliyor.

Teknolojinin her geçen gün gelişimi sayesinde insanlar internet üzerinden daha hızlı ve daha fazla sayıda kaynakla bilgiye ulaşmaya başladı. Hedef kitleler artık sadece şirketlerin vaadlerine, sözlerine, söylediklerine inanmakla kalmıyorlar. Ciddi bir şekilde araştırıyor, sorguluyor, en güncel ve en doğru bilgilere ulaşmaya çalışıyorlar.

Bilgiye bu kadar hızlı ve kolay erişim tüm sektörlerdeki rekabetin daha hareketli yaşanmasını sağladı. Şirketler artık rakipler arasında ön plana çıkabilmek, marka bilinirliğini artırmak, rakiplere göre farklılaşmak, hedef kitleyle duygusal bir bağ oluşturmak ve marka sadakatini oluşturmak için en doğru bütçeyle hedef kitlelere ulaşmanın önemini iyice kavramaya başladı.

Günümüzde tüketicilerin bir ürünü ya da bir hizmeti almaktan çok markayı satın aldıkları hepimizin bildiği bir gerçek. Tüketiciler aslında satın aldıkları marka ile ait oldukları veya ait olmak istedikleri hayat tarzını, markanın anlattığı hikayeleri, markanın yaşatmayı vaat ettiği deneyimleri, yaşamak istedikleri duyguları satın alıyorlar. İşte sponsorluk, son yıllarda bu amaçları gerçekleştirecek bir pazarlama aracı olarak daha çok öne çıkmaya başladı. 

Sponsor bulmak blogunuza ne sağlar?

Eğer kaliteli ve fayda sağlayıcı nitelikte değerli içerikler sunduğunuz, belli bir kitleye hitap eden bir blogunuz varsa blogunuzun hedef ktilesine yönelik ürün veya hizmet yöneten markalar, sizin sponsorunuz olabilir. Sponsor firmaların desteği daha nitelikli işler yapabilmenizin önü açılabilir, blogunuzu ve diğer projelerinizi yapılandırmanız daha kolay olabilir. Blogunuzun daha geniş kitleye tanıtımı, birtakım SEO ve sosyal medya çalışmaları yapmanız sponsor desteği sayesinde daha kolay ve verimli olabilir.

Blog için sponsor nasıl bulunur?

Markalar bir bloggerla anlaşıp kendileri hakkında yazı yazmasını sağlamak ya da bloglarda bannerlarını yayınlamak yerine bloglara sponsor olup hem blogları reklama boğmadan içeriklerinin zenginleşmesini sağlıyor, hem de o blogun takipçisi olan hedef kitlesiyle bir bağ kurmaya çalışıyor. Bu yüzden nitelikli ve hedef kitlesi olan bloglar markaların gözünde daha değerli.


Blogunuz için sponsor desteği sağlamak istiyorsanız öncelikle sponsorluk çalışmaları yapan şirketlerin bir listesini çıkarmalısınız. Bu şirketler arasında daha önce blog sponsorluğu yapmış olanlar üzerine yoğunlaşmanız oldukça önemlidir. Sponsorluk çalışmalarında bulunan şirketler blogunuza direkt ulaşmaz. Sizin onlara ulaşmanız gereklidir. Sponsor firmalar ile iletişim kurmak işin en can alıcı noktasıdır. Öyle bir maille ya da telefonla bu işleri yürütmeniz imkansızdır.

Sponsor şirketlerde sponsorluk işleri ile ilgilenen birim ya da kişiler vardır. Öncelikle bu kişiler ile iletişime geçmeli ve randevu talep etmelisiniz. Karşılarına kendinizi, blogunuzu ve hedeflerinizi tanıtan inandırıcı ve nitelikli bir sunum dosyası hazırlayarak çıkmanız, sizin için büyük bir avantaj olacaktır. Profesyonellik ilkesi ile hareket ederseniz, ilgili kişilerle daha kolay iletişim kurabilirsiniz. Bu konuda da sabırlı olmanız büyük önem taşıyor. Aceleci davranmayın. Olumsuz sonuçlanan görüşmeler olabilir. Karamsar olmayın. Çalışmaya devam edin.

Devir, nitelikli ve fayda sağlayıcı içerik devri. Bu doğrultuda okur odaklı içerik üretenler kazanacak. Artık markalar tüketicilere reklamla değil, iyi içerikle ulaşabileceklerinin farkına vardı. Blogların gücünün farkındaki şirketler kendi bünyelerinde blog oluşturmaya başladı. Blog yazarları ile işbirliği yapmaya başladı.

Türk internet kullanıcısının bloglara olan ilgisinin de son yıllarda yükseldiğini göz önünde bulundurursak blogların markalar için eşsiz bir iletişim kapısı olduğunu söylememiz yanlış olmaz. oluyor. Markalar, artık kendi hedef kitlelerinin ulaştığı iyi blogları içeriklerini geliştirerek blogculuk kavramını uzun soluklu sürdürebilmelerini sağlayacak sponsorluklarla desteklemeyi tercih ediyor.

Blogunuzda ciddi anlamda kaliteli paylaşımlar yapıyor ve insanlara gerçekten fayda sağlıyorsanız elbette sağladığınız bu fayda zamanla daha fazla kişiye ulaşacaktır. Bu da blogunuzun ziyaretçi trafiğinde artış sağladığı gibi blogunuzun ziyaretçilerin gözünde popüler bir hale gelmesini de sağlayacaktır. Belli bir ziyaretçi kitlesi olanbloga birçok firma sponsor olmak ya da en hatırı sayılır rakamlarla reklam vermek isteyecektir.

Unutmayın;

"Sabır ve zamandan güçlü hiçbir şey yoktur. Bu ikisi her şeyi toparlar."

27 Aralık 2013 Cuma

Hakkımda sayfası oluşturmak neden önemli?

Bir internet sitesi için belki de en önemli sayfalarından biri “Hakkımızda” sayfasıdır. Bu sayfada verilecek bilgiler, kullanıcıların site ve sitenin sahibi hakkındaki ayrıntılara ulaşabilmesine olanak tanır.

"Hakkımızda" sayfasının sadece kurumsal siteler için değil  her sitesi için gerekli olduğunu düşünüyorum. Kişisel web sitesi/blog sahipleri bu sayfayı "Hakkımda" şeklinde uyarlayarak yayınları ya da kendileri hakkında detaylı bilgileri okuyuculara sunabilirler. Böylece okuyucuların güvenini kazanmak için önemli bir adım atmış olurlar.

Konu blog olunca bu tür sayfaların daha çok önemsenmesi gerektiğine inanıyorum. Çünkü hala birçok blogun bir "Hakkımda" sayfası yok. Şu ana kadar ziyaret ettiğim bloglar arasında "Hakkımda" sayfasına sahip olan çok az bloga rastladım. Bu sayfaya sahip olanların da ayrıntılı ve nitelikli bilgilere pek fazla yer vermediğini gözlemledim.

Oysaki "Hakkımda" sayfası özgün ve fayda sağlayıcı bir blog yazısından bile daha önemlidir. Blog yazarının internetteki özgeçmişidir. Yaptıklarıdır, yapacaklarıdır. Bu sayfanın eksikliği blogun ve blog yazarının gelecekteki konumunu etkileyebilecek sonuçları doğurabilir.

Hakkımda sayfası neden bu kadar önemli?

-Blogunuzu ziyaret eden kullanıcılar ile bir bağ kurma ve sayfanızı ziyaret edenlere güven verme şansı yakalarsınız.

-Kullanıcıların blogunuzun ve sizin hakkınızdaki detaylara ulaşabilir.

-Bu sayfada daha önce yaptığınız işlerden de bahsetmeniz  tecrübelerinizden yararlanmak isteyenlerin size daha kolay ve net bir şekilde ulaşmasını sağlar.

-Bloglara ve blog yazarlarına sponsor olarak destek veren şirketlerin sizi dikkate almasını sağlar. Şirketler ismini cismini bilmedikleri, çalışmaları hakkında bilgi sahibi olmadıkları kişiler ve bu kişilerin yayınları ile ilgilenmez.

-İlerleyen süreçte blogunuza gelebilecek reklam ve sponsorluk tekliflerinde önemli rol oynar. Sizin ve blogunuz hakkında bilgi sahibi olanlar güven kazandıkları takdirde sizinle işbirliği yapabilir.

-Ziyaretçiler, blogunuzun ve sizin ciddiyetinizi anlar.

-Bu sayfa hedef kitleniz hakkında yapacağınız bilgilendirmeler de sizinle ilgili hedef kitlenin direkt bağ kurmasını kolaylaştırır.

-"Hakkımda" sayfasında fotoğrafa yer vermek önemsenen bir yaklaşımdır. Ziyaretçilerin takip ettikleri blogun yazarını görmek istemesi doğaldır.

-Bu sayfada paylaşılan iletişim bilgileri size daha kolay ulaşılmasını sağlar.

- "Hakkımda" sayfası olmayan bloglar ciddi bir başvuru kaynağı olarak algılanmaz.

Hakkımda sayfası oluştururken bunlara dikkat etmelisiniz

-Samimi bir ifade kullanın. Hitap tarzınıza dikkat edin.

- Düzgün bir fotoğraf koyun.

-İletişim bilgilerinizi yazın.

-İmla kurallarına dikkat edin.

-Daha önceki iş tecrübelerinizden ve projelerinizden bahsedin.

-Blogunuzun amacından, vizyonundan bahsedin.

-Blog yazarlığı ile ilgili ilginç bir hikayeniz varsa kısaca değinin.

-Hedef kitlenizi kısa bir şekilde tanımlayın.

-Herhangi bir ödül aldıysanız belirtin.

-Katıldığınız kurslardan ya da eğitimlerden kısaca bahsedin.

-Hobilerinizden bahsedin.

-Sayfayı belli aralıklarla güncellemeyi ihmal etmeyin.

-Reklam kokan ve kendinizi öven ifadelere kesinlikle yer vermeyin.

-Kendinizi otorite olarak gösterecek ifadelerden de kaçının.

Unutmayın, blog yazarı ulaşılabilir ve görünür olmalı...

Blogunuzda bir 'Hakkımda' sayfası var mı? Yoksa kendinizi gizlemeyi mi tercih ediyorsunuz? Varsa bu sayfada hangi bilgilere yer veriyorsunuz?

Yorumlarınızı bekliyorum.













26 Aralık 2013 Perşembe

Blogların gelişimini engelleyen sebepler neler?

Blog yazan ya da yazmayı düşünen birçok kişi, blog yazarlığı hakkında doyurucu ve fayda sağlayıcı bilgiler edinmeye çalışıyor. Bloglar hakkında yeterli düzeyde Türkçe kaynağın olmaması kaliteli ve uzun soluklu blogculuk açısından ciddi sıkıntılar oluşturuyor.

Blog yazmaya başladığımda ben de birçok blog yazarı gibi bloglar hakkında yazılanları, birtakım ipuçlarını öğrenmek için birçok farklı siteyi/ blogu ziyaret ettim. Yazılanları okuyucunda bu konuda ciddi bir bilgi kirliliğinin oluştuğunu ve profesyonel bir yaklaşımın olmadığını farketttim.

Yazı yazmaktan son derece uzak olan kişilerin sırf ticari kaygılar nedeniyle daha önce blog yazarlığı yapmamış, blog dünyasına uzak kişilere verdiği boş tavsiyeler blogculuğun kaliteli bir şekilde yapılmasının önünü tıkadı.

Sözde yazarların bloglara yönelmesi blogların gelişimini  önemli ölçüde engelledi. Blog dünyasında blogların hep para kazandıran bir mecra olduğu anlatıldı. Anlatan kişilerin çoğu blog yazarlığı hakkında derin bilgilere sahip değildi. Onlar da sağdan soldan duyduklarını yazarak arama motorları üzerinden ziyaretçi çekme derdindeydiler. Çünkü bloglar konusunda daha iyi bloglar için neler yapılabilir sorgusundan çok "blog yazarak para kazanmak" aratılır olmuştu.

Bu sitelerde yer alan bilgileri okuyan ve araştırma yapma alışkanlığı olmayan ve kolay yoldan para kazanmayı düşünen kişiler de blog yazarak büyük paralar kazanıldığına dair yazılanlara itibar etmeye başladı. Halbuki bloglar da diğer tüm iş kolları gibi ciddi anlamda emek ve içerik yatırımı isteyen mecralardı. Dolayısıyla para kazanmak öyle bir anda olabilecek bir şey değildi. Bloglar, para kazanmanın yolunu açan etkili bir araçtı.

Son zamanlarda bloglara olan ilginin yeniden yükselişe geçtiğini gözlemliyorum. Bloglara ilgi artsa da kaliteli blogculuk adına önemli gelişmelerin yaşanmadığını söylemek istiyorum. Hala aynı hatalar yapılıyor.

Bloglar neden iyi bir noktaya gelemiyor?

-Birbiri ardına açılan bloglardan hemen verim bekleniyor.

-Blogların içeriğine gerçek anlamda yatırım yapılmıyor.

-Güçlü içeriğe sahip olmayan bloglara uygulanan niteliksiz SEO çalışmaları başarısızlıkla sonuçlanıyor.

-Hala en iyi SEO yönteminin temelinde kaliteli ve fayda sağlayıcı içerikler sunarak sürekli artan bir sadık okur kitlesi edinmek olduğu anlaşılmıyor.

-Kendi blogu için özgün içerik üretemeyen kişiler başkalarına para karşılığı niteliksiz ve faydasız yazılar yazdırıyor. Okur da bunu yutmuyor.

-Bir cümleyi bile doğru yazamayan kişiler blog yazarak para kazanmayı hayal ediyor. Kalite ikinci planda kalıyor.

-Okuyucular hala yeterince dikkate alınmıyor. Okur yorumları, önerileri, eleştirileri karşılık bulmuyor. Okurun beklentisi değil değil arama motorunun istekleri önemseniyor. Arama motorlarının da okuyucu hareketlerine göre çalışmalar yaptığı düşünülmüyor.

-Temanın hala bir sitenin tutmasında en büyük faktör olduğu sanılıyor ve sürekli tema değişikliğine gidiliyor. İçeriğin can olduğu hep unutuluyor.

-Blog yazılarındaki samimiyet ve doğallık gün geçtikçe azalıyor. Yazılar kalitesizleşiyor, hatalar artıyor.

-Sosyal medyanın sadece link paylaşılan bir mecra olduğu düşüncesi çürütelemiyor.

-Blog çekilişleri düzenlenerek içerikler çekilmeyen ziyaretçilerin birtakım hediyeler ile bloglara ilgi göstereceği düşüncesi giderek yaygınlaşıyor.

-Blog dünyasına yeni adım atanların ilk sorduğu soru "Blog yazarak nasıl gelir elde ederim?" oluyor.

-Blog yazarlığının hala amatör ve hobi olarak yapılan bir iş olduğunu düşünenlerin olması çıtayı yükseltmede engel teşkil ediyor.

-Blog işi ile uğraşanlar, blogların sağdan soldan toplanan içerikler ile doldurulmasını kolay bir uğraş olarak görüyor. Bu da kaliteli ziyaretçi ve okur kitlesi elde etmeyi ciddi anlamda engelliyor.

-Her gün blogu için bir şeyler yazmayı mecrubiyet olarak gören ve yazmadığında blogunun gerilere gideceğini, güncelliğini yitireceğini, ziyaretçi kaybı yaşayacağını, Adsense kazançlarının düşüceğini, Alexa verilerinin değişeceğini kafasına takan kişiler sayısal verilerden kurtulup sözel verilere odaklanmayı bir türlü beceremiyor.

-Baştan niche konuda açılan bloglar zamanla genel bir portal haline dönüyor. Bu durum okuyucuların bloglardan soğumasına neden oluyor.

-Blog yazarlığı hakkında otorite olduğunu sanan kişilerin faydasız ve sağdan soldan kopya tavsiyeleri blog yazarlığına başlayan kişileri sabırdan ve emekten uzaklaştırmaya neden olduğu gibi blogculuktan da çabuk soğutuyor.

-Blog yazmayı düşünenlerin blog yazarları ile kalite ve içerik üretimi konusunda iletişime geçmemesi blogların önünü tıkıyor.

-Başarılı blog yazarları onları kim okuyor, kaç kişi okuyor, yazılarını kaç kişi paylaşıyor diye dertlenmiyor. Amatör blogcular bu hayata sık düşüyor.

-Yazılan blog yazılarının birilerine fayda sağladığı sürece sadık okurları olacağı hala yeterince anlaşılmıyor.

Şunu unutmamak gerek: "Başarı, bir disiplindir. Yetenekliyi başarılı yapan da da disiplindir."

2014 yılında profesyonellik çerçevesinde kaliteli blogların artması blog dünyası adına en büyük dileklerimden biri. Değerli ve fayda sağlayıcı içerikler üreten kişilerin artması ve ciddi anlamda önemsenmesi, daha iyi bloglar için bir gereklilik.

Peki, sizin 2014'te blog dünyası adına temennileriniz neler?




20 Aralık 2013 Cuma

Blogculara başarı yolunda 4 önemli tavsiye

İnternet dünyasında özgün içerik bulmak gün geçtikçe zorlaşıyor. Özgün içeriğe olan ihtiyacın her geçen gün daha çok arttığı internet ortamında, maalesef hala içeriğin önemini anlayamayan çok sayıda kişi var.

Bu kişiler internet ortamında profesyonellikten son derece uzak bir şekilde hareket ediyor ve kendilerini geliştirmeyi düşünmüyorlar. Profesyonellikten oldukça uzak bir şekilde oluşturulan sanal piyasada iş yapmaya çalışanlar nedeniyle kaliteli ve orijinal işlerin ortaya çıkması zorlaşıyor.

İnternet ortamında kaliteyi önemseyen, kaliteli içerik üretenleri önemseyen sınırlı bir kitle var. Kaliteli içerik, hala birçok kişinin ve şirketin ilgi alanına girmiş değil. Suni yollardan popülerlik kazanma, kısa sürede bir konuma erişme ve online prestij elde etme kaygıları nedeniyle maalesef nitelikli çalışmalar ortaya çıkmıyor.

Kolaya kaçma ve sabırsızlık nedeniyle maalesef birçok internet projesi, web sitesi ve blog çöpe gitmiş durumda. İnsanlar, açtıkları yayınların kendilerine hemen para kazandırmasını ve bir noktaya getirmesini istiyor. Bunu istemede haklılar çünkü diğer birçok kişinin internetten para kazanmak ile ilgili araştırmadan, yalan yanlış bilgilerle yazdığı yazılar insanları tahrik ediyor.

İçerik üretmek temel hedefiniz olsun

İçerik üretimi çoğu kişi için sancılı bir süreç. Yazmak ve araştırmak ile uzaktan yakından alakası olmayanlar da internetin büyülü dünyasına kapılıp zengin olmanın hayallerini kuruyor. Yazmayı sevmeyen kişilerin web sitesi işiyle uğraşmaları ve bundan kazanç elde etmeyi düşünmeleri bana hep saçma geldi.

Başkalarına para karşılığında yazdırılan yazıların kalitesi ortada. Daha bir cümleyi bile doğru yazamayan kişilere para karşılığı yazı yazdıranların da profesyonellikten haberi yok. Türkçe'yi doğru ve etkili bir şekilde kullanan kişilerin sayısı oldukça az.

Bunların yazdığı yazılar ne kişilere ne de sitelere bir katkı sağlar. Bu tür yazılar internetteki bilgi kirliliğin daha da artmasına katkı sağlamaktan başka bir işe yaramaz. Ücret karşılığı yazı yazanlar kullanıcı odaklı bir üretim yapmıyor. Anlayacağınız amatör, amatörün dilinden anlıyor.


İnternet ortamında iyi bir konumda yer almayı düşünüyorsanız içerik üretimini odak noktanıza koyun. İçeriklerinizi kendiniz üretin. Başkalarına bel bağlamayın. Kendiniz üretmeyecekseniz bu işe girişmeyin.

Profesyonelliği önemseyin

İnternet ortamında profesyonelce hareket eden kişilerin sayısı fazla değil. Bu yüzden kazançlar düşük. Üretilen içeriklerin, sitelerin durumu belli. Birilerinin zamanında oluşturduğu sanal piyasada herkes kaderine boyun eğmiş. Kaliteli işler yaparak çıtayı daha da yükseltmeye çalışan yok. Alan da razı veren de...

Online ortamda iş yapmak ile gerçek hayatta iş yapmak farklı. İnternette iş yapmayı mahalle esnafından alışveriş yapmak sanıyorlar. Nasıl hitap edileceğini, nasıl iletişime geçileceğini bilmiyorlar. Bir kalite bilinci yok.

Kalite konusunda tek belirleyici birtakım rakamsal veriler ve düşük fiyat. Harcanan emek, yaptığınız işin ciddiyeti önemsenmez. 20 TL dersiniz çok denir 10 lira dersiniz indirim isterler. "Bütçem bu kadar, siten o kadar etmez, fiyatın pahalı" gibi laf oyunları ile iş yapmaya çalışırlar. Bu piyasa böyle.  Para kazanacağım diyorsanız sağlıklı düşünmenizi tavsiye ediyorum. Dışarıdan görüldüğü gibi değil. Acımasız ve değersizleştirici bir yapı var.

Profesyonelce hareket ederseniz, belli bir duruşunuz varsa sizin gibi kişilerle karşılaşma ihtimaliniz de artacaktır. Sabredin, sürekli çalışın ve kaliteden ödün vermeyin.

Kendinizi otorite olarak görmeyin

İnternette bazı konularda iddialı söylemlere sahip siteler, blog yazarları var. Bu tür kişiler her şeyi en iyi kendilerinin bildiğini sanıyor. Geçen günler tesadüfen benden aylar önce blog yazarlığı hakkında bilgi alan bir kişinin açtığı bloga denk geldim. Yazıları ile, hitap tarzıyla kendi kendini blog gurusu yapmış. Birkaç yazısına göz gezdirdim. Bir anda uzman olmuş. Bloglar hakkında yazılan klasik şeyler ile kendi kendine gelin güvey olmuş. Ne garip...

Siz de böyle olmayı sakın aklınızdan geçirmeyin. Bırakın okuyucularınız, takipçileriniz buna karar versin. Sizin de takipçilerinizden öğreneceğiniz şeyler elbette vardır. Yaptıklarını sürekli öven ve kendini otorite yapanlar, aynı zamanda sonlarını da hazırlayanlardır. Dış sesleri dinleyin.

Farklı olmayı önemseyin

Son yıllarda içerik bakımından neredeyse birbirinin aynısı olan çok sayıda blog ve web sitesi var. Neden farklı içerikler üzerine düşülmüyor? Örneğin sosyal medya, teknoloji, seo vb. konularda yayın yapan ve neredeyse aynı içeriğe sahip bir sürü site var. Okuyucular farklı bakış açılarıyla yazılmış yazılara ilgi gösteriyor. Standart kalıpların dışına çıkılmalı. Var olan yazıyı takla attırarak yeniymiş gibi sunmak hem okuyucu kandırmaktır hem de günü kurtarmak. Bu piyasada kalıcı bir yer edinmek istiyorsanız özgün ve farklı olun.

NOT:

Tüm bunlar için düzenli çalışın, sabredin, araştırın, gözlemleyin. Başarı sizi durduk yere bulmaz.

Bu uzun soluklu süreçte sakın acele etmeyin.

Unutmayın, "Acele ile menzil alınmaz" (Telâşlanıp ivmekle, sabırsız davranmakla daha çabuk sonuç alacağımız,başarı kazanacağımızı düşünmemeliyiz. Bilinmelidir ki her işin bir süresi vardır.)










12 Aralık 2013 Perşembe

Makale yazarlığı yapanları bekleyen sorunlar

Makale yazarak para kazanmak, son yıllarda internetten para kazanma yöntemlerine yönelen birçok kişinin ilgisini çeken konuların başında geliyor.

Geçtiğimiz günlerde internetten konu ile ilgili yazılanlar konusunda bir araştırma yapıyordum. Bir kariyer sitesindeki makale yazarı aranıyor ilanı dikkatimi çekti.

Bir firma, bünyesinde istihdam etmek üzere makale yazarları arıyordu. İlanın detayını okuyucunda oldukça şaşırdım ve bunu bir blog yazısı  içinde okuyucularıma sunmalıyım diye düşündüm. Yazımın sonunda paylaşacağım.

Makale yazarak para kazananları, para kazanmayı bekleyen sorunlar

Bu piyasada makale yazarak gelir elde eden çok sayıda kişi var. Bu kişilerin birçoğu son derece düşük ücretler ile bu işi yapıyor. Bunların arasında tam zamanlı olarak çalışanlar da var ek iş olarak yapanlar da... Her gün binlerce kelime makale yazan insanlar biliyorum.

Makale yazarak para kazanmak isteyen ve bu işi tam zamanlı yapmayı düşünenler çok iyi düşünmeli. Türkiye şartlarında sadece makale yazarak geçineceğim diyorsanız bu işten aylık en az 2000-3000 TL kazanmanız lazım. Bunun için de günde onlarca makaleyi bıkmadan, düzenli bir şekilde yazmanız şart.

Ödenen ücretlere baktığımda ise bu rakamı kazanan çok sayıda kişinin olduğunu düşünmüyorum. Günde 1 liradan 100 adet 100 kelimelik makale ya da yazabilirseniz ancak 3000 TL kazanabilirsiniz.

İnternette bu işin hep kolay ve bol para kazandıran bir uğraş olduğundan bahsedilir. Bu tamamen yalandır. Anlatılan herşey birbirinin kopyasıdır. Kimse size bu işin zor ve asıl önemli taraflarından bahsetmez.

Makale yazarak para kazanmak ile ilgili o büyüleyici yazıları okuduğunuz sitelerin sahiplerinin birçoğu telaffuz ettikleri rakamların yarısını bile kazanamayan fakat kendi fantastik düşüncelerini başlkalarına aşılamaktan zevk alan kişilerdir.

Peki, sürekli bilgisayar başında makale yazarak neleri kaybettiğinizi, ne gibi sorunlar ile karşılacağınızı hiç düşündünüz mü?

-Sosyal aktivitelere vakit ayıramayacaksınız.

-Dış dünyada olup bitenden düzenli olarak haberdar olamayacaksınız.

-Gündemi hep eksik ve geriden takip edeceksiniz.

-Kendinize zaman ayıramadığınız, günlük yapmanız gereken şeyleri ertelediğiniz zamanlar olacak.

-Arkadaşlarınız ile ya da yakın çevrenizdekilerle görüşemeyeceksiniz.

-Uyku ve yeme-içme düzeniniz bozulacak. Öğünleri atlayacaksınız. Düzensiz besleneceksiniz.

-Sürekli bilgisayar başında oturduğunuz için göz sağlığı sorunları yaşayacak, bel, boyun, bacak, eklem ve sırt ağrıları çekeceksiniz.

-Zamanında yetiştirmeniz gereken makaleler olduğu için süre daraldıkça daha çok stresli olacaksınız ve bu stres kronik hale gelecek.

- Birçok konuda makale yazdığınız için kafanız çok karışık olacak ve konsantrasyon sorunu yaşayacaksınız.

-Makale siparişlerinizi teslim ettiğiniz halde ödemenizi yapmayan, zamanında yapmayan ya da eksik yapanlar olacak. Bu da canınızı çok sıkacak.

-Aldığınız ücret ilk başlarda tatmin edici olsa da sonraları 100 kelimesi 1 TL olan yazılar ile uğraşmak istemeyeceksiniz. Daha fazla fiyat verenleri araştıracaksınız.

-Gün geçtikçe daha çok hareketsizleşeceksiniz.

Bu maddeler, ilk aklıma gelenler. Daha farklı şeylerle de karşılaşabilirsiniz.

İşte tam zamanı makale yazarı arayan bir firmanın kariyer sitelerinden birine bıraktığı iş ilanı

Firmamız bünyesinde çalışacak makale yazarları arıyoruz.

Çalışma saatleri : Haftaiçi 8:30 - 18:30

Verilen konu veya ürünler hakkında eksiksiz ve hatasız bilgi edinerek istenilen sürede, adette ve kelime sayısında özgün makaleler yazdırılacaktır. Günlük minimum 6.000 kelime özgün içerik yazılacaktır.

Ücret : 820 TL + SGK + Yemek (Yol ücreti verilmemektedir)

Aranan Nitelikler :

-Türkçe yazım kurallarına hâkim,
   
-Klavyesi hızlı,
  
-Etkili fikir üretmek için gerekli araştırma ve düzenleme alışkanlığı olan,

-Metinsel içerik, dil kullanımı, akışın kurgulanması gibi süreçleri yönetebilecek,

-Tüm takım arkadaşlarıyla süreçleri takip edecek,

-Yaratıcı fikirler üretebilen,


Yorumu size bırakıyorum...




8 Aralık 2013 Pazar

Blog yazmak kariyerinizi parlatabilir

Önceleri kullanıcıların yalnızca online ortamda günlük tutmak amacıyla kullanılan ve kişilerin yaşadığı olayları paylaştığı bloglar, artık birçok farklı amaç için kullanılabiliyor.

Bloglar, günümüzde yalnızca günlük tutmak ya da deneyim paylaşmak için kullanılan mecralar olmaktan çıkalı yıllar oldu.

Bloglar, şirketlerin  müşterileriyle, tüketicilerin markalarla, yöneticilerin çalışanlarıyla, yazarların okuyucularıyla iletişim şeklini değiştirdiği gibi etkili bir kariyer aracı olarak da öne çıkmaya başladı. Son zamanlarda artık blog'ar özgeçmişlerde bile kendine yer edindi.

Kurduğu blog sayesinde ekibiyle haberleşen şirket yöneticilerine, yazdığı blog sayesinde iş bulanlara, ciddi anlamda para kazananlara da rastlıyoruz.

Blog açmak, düşünceleriniz, hayata bakışınız hakkında ipucu veren etkili mecralar. İlgi alanlarınız, neleri takip ettiğiniz,yetenekleriniz bloglar sayesinde net bir şekilde ortaya çıkabiliyor.

İş başvurusu için hazırlanan CV'de blog yazarlığından ve blogdan bahsetmek, hem ilgi çekici hem de iş görüşmelerinde avantaj sağlayarak kişilerin bir adım önde olmasına katkıda bulunabiliyor.

Açmayı düşündüğünüz bir blog ya da mevcut blogunuz size işe alınma sürecinde artılar sağlayacağı gibi kariyerinizin farklı bir doğrultuda ilerlemesinin de önünü açabilir.

Fark yaratın

Doğru bir şekilde yapıldığında, bir blog yaratmak sizi kalabalığın içerisinden çekip alır. Örneğin mevcut işinizden memnun değilsiniz ve kafanızda uzun zamandır yer etmiş, bilgi sahibi olduğunuza inandığınız bir alanda iş bulmaya çalışıyorsunuz. Blogunuzu bu alandaki uzmanlığınızı ve bilginizi ortaya koyacak şekilde hazırlamanızda yarar var. Şirketler artık işe alım sürecinde somut kanıtları ciddi anlamda önemsemeye başladı. Blogunuz sayesinde başarılarınızın somut kanıtlarını karşı tarafa ayrıntılı bir şekilde sunabilirsiniz.

Kendinizi kaliteli blog yazarlığına adayın

Blog yazmayı anlık bir heves olarak görmeyin. Blog yazmak, kişileri birçok yönden geliştiren bir uğraş. En önemlisi sağlam bir network kurabilmenize olanak tanımasıdır. Blogunuza yapacağınız yatırımlarınız sayesinde bir sosyal ağa sahip olabilir hatta maddi gelir bile kazanabilirsiniz. Zaman gelir belki bir iş aramaya ihtiyacınız bile olmayabilir.

Bu durum çok sık gerçekleşmediği için iş arama sürecini boşlamamak lazım. Şirketler, potansiyel adaylarının kendilerini bir şeye adamış olmalarını, düzenli olarak bir şeyler ile uğraşmalarını takdir eder. Profesyonel amaçlarınız olması birçok şirketin hoşuna gider. Ayrıca blogunuzun katkılarıyla ağınızdaki kişiler ile güçlü bir iletişim kurabiliyor olmanız da önemli bir noktadır. Blogunuzla bu aranan özelliklerin hepsine sahip olduğunuzu gösterebilirsiniz.

Tüm bunlar için blogunuzu oluşturduktan sonra düzenli olarak onu yenileyin ve alanınızdaki diğer blog sahibi kişileri de görmezden gelmeyin. Benzer blogları ve ilgileri olan kişilerle iletişim içerisinde olarak bir ağ oluşturmaya çalışın.

Doğru konu seçin


Bir blog oluştururken her şeyle ilgili bir şeyler yazabileceğinizi düşünmeyin. Eğer bir iş bulmak ve kariyerinize katkı sağlaması amacıyla blog oluşturuyorsanız, blogunuz tercih ettiğiniz alana yönelik içerikler barındırmalı.  Bunun yanı sıra çalışmak istediğiniz sektörle ilgili yazılar da yazabilirsiniz. Yyaptığınız işe karşı ne kadar tutkulu olduğunuzu blog yazılarınızda gösterin.

Sağlıklı iletişim kurun

Blog yazarlığı sürecinde sizi takip eden, yazılarınıza yorum yapan kişiler ile sağlıklı bir iletişim kurmaya özen gösterin. Okur yorumlarını, önerilerini ve isteklerini dikkate alın. Blog takipçileri ile kurulacak iletişim, blogunuzun daha iyi bir noktaya gelmesi açısından önemlidir. Etkileşimli ve iletişimin yüksek olduğu bir blog, şirketlerin de ilgisini çekecektir. İletişim yönünüzün kuvvetli olduğunun farkına varan şirketler size bünyelerine dahil etmek için girişimde bulunabilir.

Polemik konusu olabilecek içeriklerden kaçının

Blogunuz sayesinde kariyerinizde yeni bir sayfa açmak, ve nitelikli bir işe alınmak istiyorsunuz, öyle değil mi? Bu yüzden birilerini kızdıracak, rahatsız edecek ve onların tepkisini çekecek konular hakkında yazmaktan uzak durun. Daima profesyonelce hareket edin. Blogunuzu takip eden kişiler, gün gelir beraber çalışabileceğiniz kişiler olur.  Profesyonel ve donanımlı olduğunuzu gösterirken, başkalarıyla iyi geçinebilmeye de dikkat edin.

Blog dünyasında kaybolmayın

Son yıllarda sayısı milyonları aşan blog dünyasında kaybolmamak ve okunabilir bir içerik hazırlamaya özen göstermeniz, blogunuzun kariyerinize katkı sağlamasını kolaylaştıracaktır. Blog yazılarında daldan dala atlayarak konu kirliliği yapmamaya dikkat etmelisiniz. Blog yazmak aklınıza her geleni yazmak değildir. Hedef kitlenizi net bir şekilde belirlemeli ve onlara uygun bir dille özgün yazılar yazmalısınız.

Mümkün olduğunca konununuz hakkında güncel bilgiler verin ve emin olmadığınız konular hakkında kesinlikle yazı yazmayın. Blogunuzun doğru hedef kitle tarafından kolay bir şekilde bulunabilmesi için anahtar kelimelere mutlaka dikkat edin. Arama motorlarında kolay bir şekilde bulunabilen ve ilgili alanda üst sıralarda çıkan bir bloga sahip olmanız birçok şirketin dikkatini çekecektir.

4 Aralık 2013 Çarşamba

Bloglar neden okuyucu kaybeder?

Blog yazarlığı yapan birçok kişinin en büyük hedeflerinden biri, yeni blog okuru kazanmaktır. Yeni blog okuru kazanmak, blog trafiğini artırdığı gibi blogun daha fazla popüler olmasını sağlayan önemli bir husus olarak öne çıksa da mevcut blog takipçilerini kaybedecek, küstürecek davranışlardan da kaçınmak gerekir.

Peki, bir blog okuru neden kaybedilir? Hiç düşündünüz mü?

Blog yazılarının kalitesizleşmesi

Blog yazarlığında istikrarlı bir şekilde fayda sağlayıcı içerikler üretmek önemlidir. Üretilen içerikler okuyuculara yarar sağlıyorsa okunur, yorumlanır ve paylaşılır. Bazı blog yazarları, daha fazla okuyucu edinmek ve blog trafiğini artırmak için birçok yönteme başvuruyor.

Bu süreçte blog yazısı yazma isteğinin azaldığı, seyrekleştiği ve özensizleştiğini gözlemlemek mümkün oluyor. Blog yazarları, blog yazısı yazarken kaliteden asla ödün vermemeli. Niteliksiz yazılar, okuyucuları blogdan soğutuğu gibi mevcut blog takipçilerinin de azalmasına neden olacaktır.

Reklam içeren içerikler

Bloglar, para kazanma mecrası olarak en çok öne çıkan site grupları arasında ilk sırada yer alıyor. Evet, her blog yazarı blogundan az ya da çok para kazanmak ister. Bazı blog yazarları bu noktada aşırı hırslı olabiliyor ve para kazanayım diye blogunu reklam çöplüğüne çevirebiliyor.

Reklam denildiği zaman sadece banner reklamlar anlaşılmamalı. Tanıtım yazıları da reklam içeren, sağlıksız bir şekilde kurgulanmış içeriklere sahip olabiliyor. Bilinçli bir blog okuru artık reklam kokan ya da direkt reklam içeren içerikler ile kaliteli içerikleri ayırt edebiliyor. Bloglarda reklam dengesini kurmak çok önemli. Ziyaretçim arttı artık reklam alırım para kazanırım diyen blog yazarları mevcut okurlarını da kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalabilir.

Okurların isteklerinin değişmesi

Blogları takip eden okurların ilk zamanlar temel bilgi içeren blog yazılarına özen göstermesi gayet doğaldır. Okurlar, takip ettikleri konu hakkında yazılanlar sayesinde zaman içinde daha çok bilgilendikçe standart yazılara pek itibar etmeyeceklerdir. Bu noktada okurları için daha doyurucu ve kapsamlı yazılar hazırlamayan blog yazarları, okur kaybı yaşayabilir.

Sık tema değişikliği

Blog takipçileri düzenli olarak takip ettikleri blogların temasına alıştığı için ani tema değişikliklerini hazmedemeyebilir. Bazı blog yazarları, çok sık tema değişikliğine gidiyor ve sonrasında yaşadığı okur kaybından şikayetçi oluyor. Sık sık tema değişikliği yapmak, hem okurların hem de arama motorlarının hoşlanmadığı bir durum. Blog yazarları çok zorunlu olmadıkça tema dğeişikliğinden kesinlikle uzak durmalı. İçeriğe yatırım yapmadıktan sonra dünyanın en iyi blog temasına sahip olunsa da okur kaybı yaşanacaktır.

Okuyucular ile iletişim kurulmaması

Bloglar, etkileşimin ve iletişimin en üst düzeyde olduğu mecralardır. Okuyucuları ile etkileşim ve iletişim kurmayan blog yazarları, blog okuru kaybetmeye mahkumdur. Okur blog yazısının konusu ile ilgili birtakım sorular sorabilir, fikir almak isteyebilir. Bu yüzden blog yazarlarının düzenli olarak maillerini, sosyal medya hesaplarını kontrol etmesi, yorumları kontrol etmesi önemli bir nokta.  Etkileşimli bir blog, okuyucular açısından da değerlidir.




Online itibar yönetiminde en çok karşılaşılan sorunlar

Online itibar yönetimi, markaların, kişilerin, kurum ve kuruluşların internet üzerinde kişilerde bıraktığı algının, izlenimin yönetilmesi olarak tanımlanıyor.

Online itibar marka, kişi ya da kuruluşlar hakkındaki haberlerden, yorumlardan, tüketici görüşlerinden oluşuyor. Dijital itibar yönetimi olarak da adlandırılan online itibar yönetiminde olumsuz algıları, yorumları olumluya çevirmek ve güven inşa etmek son derece büyük önem taşıyor.

Online itibarı zedelenen bir markanın güven endeksi etkilenmiştir. İtibarını etkili bir şekilde yöneterek olumluya çeviremezse iflasa kadar gidebilir. Eğer söz konusu ünlü bir şahıs ise popülerliğini kaybedebilir ve gözden düşebilir. Bunun örnekleri oldukça fazla.

Yıllar önce yapılan hataların, birtakım açıklamaların fotoğrafların, videoların internet ortamında kalıcı bir şekilde varlığını sürdürdüğünü hepimiz biliyoruz. Bu yüzden online mecralardaki davranışlara dikkat etmek, ileriki süreçte problem yaşamamak adına önemli bir husus.

Online itibar yönetiminin bu kadar önemli olduğu günümüzde dijital itibar yönetimi anlamında en çok karşılaşılan sorunlar neler?

İtibar yönetiminde karşılaşılan sorunlar

*Taraflı haberlerin yapılması

*Yalan haberlerin yapılması


*İş değişiklikleri

*İsim değişikliği

*İsim benzerliği ve karıştırma

*Olumsuz yorumların yer alması

*Yanlış bilgi vermek

*Sahte profillerin fazla olması

*Marka ihlali

*Nefret söylemleri

*Yasal belgeler

*Asılsız belgeler

*Şikayet sitelerinde yer alan şikayetler

*Rakiplerin saldırıları

*Rakip siteler

*Blog yazıları

*Kişisel ve kurumsal skandallar

*Sanayi dünyasındaki algılar

*Negatif itibar kampanyaları

*Uygunsuz görüntüler ve fotoğraflar

2 Aralık 2013 Pazartesi

Yazarak para kazanmak, geleceği olan bir internet mesleği

Yazı yazarak para kazanmak, son yıllarda internetten para kazanma yolları arasında en çok öne çıkan tekniklerden biri.

Evde internet üzerinden çalışarak para kazanma isteği ve ek gelir elde etme arayışı, yazı yazarak para kazanmayı birçok insanın başvurduğu popüler bir çalışma yöntemi haline getirdi.

Kalemine güvenen birçok kişi, internetten yazı yazarak para kazanma yolunu tercih etmeye başladı. Zaman içinde yazma kabiliyeti olmayanların da dahil olduğu geniş bir piyasa oluştu.

Oluşan piyasada yazı işi veren kişilerin çoğu cuzi ücretler ödediği için kaliteli ve fayda sağlayıcı içeriklerin üretilmesi gittikçe zorlaştı.

Peki, neydi yazı yazarak para kazanmayı bu kadar ilgi çekici kılan?

İnternetin sürekli yeni ve orijinal içeriklere ihtiyaç duyan bir yapıda olması, yeni sektörlerin, girişimlerin ortaya çıkması, özgün içerik ihtiyacını bir zorunluluk haline getirdi.

İnternetteki bilgi kirliliğinin hızla artması, temiz ve tamamen özgün içeriklere olan gereksinimi daha da artırdı. İnternetteki kopya içeriklerden bıkan ve daha doyurucu, fayda sağlayıcı içerikleri arzu eden kişiler, yazarak para kazanma sürecinde önemli bir rol oynadı.

Özgün içeriğin yeterince önemsenmediği dönemlerde kopyala-yapıştır yapan siteler zaman için önemli noktalara ulaşmıştı. Zaman içinde internet kullanıcılarının gerçek anlamda arzuladığı bilgileri, içerikleri sunmayı önemseyen arama motorları orijinal içerikleri öne çıkarmaya başladı.

Gelişmeler kopyala-yapıştır ile günü kurtaran kesimin pek hoşuna gitmedi. Bu kesim Google ile iyi geçinmek için Google'ın  taleplerine uygun olsun diye çok komik rakamlara niteliksiz kişilere "sözde özgün yazılar" yazdırmaya başladı.

Bu durum günümüz makale piyasasının oluşmasının en temel nedeni idi. Geçen süreçte 100 kelime ve katları 1 TL ve katları bu piyasanın bir standardı oldu. Bu piyasada iş yapanların çoğu için temel unsur "para" oldu.

Bir taraf para kazanmak için bu işe girişti, diğer taraf ise az para verecek çok iş yaptırmayı önemsedi. Sonuçta ortaya son derece kalitesiz, amaçsız, neye hizmet ettiği belli olmayan yazılar çıktı.

Halbuki bu piyasada bilgi birikimlerini yazı yazma yetkinliği ile birleştirerek bu işi hakkıyla yapanlar önemsenseydi ne düşük ücretler olurdu ne de kalitesiz yazılar...


Yazarak para kazanmak, geleceği olan internet işlerinden biri

Özgün yazının yazı yazarak para kazanma sürecindeki önemi, arama motorlarının siteleri sıralarken güncellik ve özgünlüğü en önemli kriter olarak değerlendirmesinden kaynaklanıyor. Yazı yazarak para kazanma işinin sürekliliğinin olmasının en büyük nedeni olarak internetin özgün ve fayda sağlayıcı içeriklere olan ihtiyacının her geçen gün daha fazla artması.

Arama motorlarının kaliteli, özgün ve fayda sağlayıcı içerikler barındıran sitelere yönelik yaptığı bu değerlendirme yöntemi,  birçok site ve ürün sahibinin kendini güncel tutması için özgün yazı hizmeti sunan kişilere ücret karşılığı yazılar yazdırmasını kaçınılmaz kılıyor.

Rekabetin her geçen gün daha fazla arttığı sanal dünyada kaliteli bir şekilde yazılmış yazılara ihtiyaç bitmeyecek.

Yazarak para kazanmayı düşünenler ve yazı yazdırarak sitelerini güncel tutmayı önemseyen kişiler "kalite" odaklı iş yapmayı önemsemeli...

 








29 Kasım 2013 Cuma

3d oyunlar oyun tutkunlarını cezbediyor

Oyun teknolojilerinde yaşanan gelişmeler ile birlikte günümüzde birçok oyunu internet üzerinden kolayca oynayabiliyoruz. Online ve offline olarak oynanabilen binlerce oyun sayesinde internette keyifli ve heyecanlı vakit geçirmek mümkün olabiliyor.

Oyun sitelerinde yer alan oyunlar, genelde oynanması kolay ve insanı sıkmayan türden oyunlardan oluşuyor. Bu da benim gibi saatlerce hatta günlerce bitmek bilmeyen video oyunlar ile arası olmayan kişiler için iyi bir durum. Flash tabanlı oyunlar arasında her zevke uygun içerikler var. Oyunlar, video oyunlara göre çok basit gibi görünse de grafik bakımından son derece tatminkar.

Çocukluğumda oynadığım atari oyunları ile kıyasladığımda şimdiki çocukların daha şanslı olduğunu görüyorum. Bizim zamanımızda bu ka dar çok oyun yoktu. Atari kasetlerindeki oyunların çoğu benzerdi. Şimdilerde oyun sitelerinde yer alan o oyunlar eskinin atari oyunlarının daha geliştirilmiş ve profesyonelleştirilmiş hali. Dolayısıyla oyun zevki daha üst seviyede.

Zaman zaman oyun sitelerinde vakit geçiriyorum. Video oyunları pek sevmediğim için oyun sitelerindeki oyunlar daha çok ilgimi çekiyor. Özellikle bu sitelerde yer alan 3d oyunlar çok geniş bir yelpazeye ve harika grafiklere sahip.

3 boyutlu oyun oynamayı sevenler için kaliteli grafik ve seslere sahip 3d oyunların yer aldığı Klas Oyun adlı siteyi önerebilirim. Bu sitede yer alan 3d oyunları tek kişi ve 2 kişilik oynayabilirsiniz. Ayrıca bu oyunlar arasında diğer oyuncular ile online olarak oynayabileceğiniz oyunlar da yer alıyor.

Sitede sadece 3d oyunlar yok tabi. Birbirinden eğlenceli ve heyecanlı araba oyunları da var. İlginizi çekecek oyunlar illa ki olacaktır. Video oyun oynamaktan sıkıldım, hem zaten o kadar fazla zamanımda yok diyenlerin göz atmasında fayda var.

Advertorial



Blog yazılarımı nasıl yazıyorum?

Blogların ve sosyal medyanın temeli yazmaktır. Facebook, Linkedin, Twitter ve YouTube gibi platformların hepsinde yazı yazmak, kilit noktada yer alıyor. İnternet dünyasında net, kısa, merak uyandırıcı ve fayda sağlayıcı içerikler yazmak, son derece önem taşıyor.

Sosyal medyanın belkemiği olan bloglar için de özgün ve fayda sağlayıcı yazılar yazarak bir okur kitlesi oluşturmak, en can alıcı nokta.

Blog yazarlığı yapmak isteyen ve blog yazarlığına yeni başlayan çoğu kişi "Blog yazısı yazmak istiyorum ancak bir türlü yazamıyorum" diye şikayette bulunuyor. Aslında blog yazısı yazmak, sanıldığı kadar zor ve sıkıntı verici bir iş değil.

Yazmayı gerçekten seviyorsanız, insanlara yazarak anlatacağınız fayda sağlayıcı bir şeylerin olduğuna inanıyorsanız, iyi ve okunabilir bir blog yazarı olmanız imkansız değil.

Medya İstasyonu'nu takip eden okuyuculardan zaman zaman şu cümleleri içeren mailler alıyorum:

"Sizin gibi nasıl yazabilirim?"

"Pek iyi bir yazar sayılmam."

"Yazmak için bilgisayarımın başına geçiyorum ve hiçbir şey yazamadan kalkıyorum."

Size bir blog yazısının nasıl yazılacağını ya da daha iyi nasıl yazılacağını konusunda öğretmenlik yapamam. Ancak sizinle nasıl yazdığımı paylaşabilirim ve siz bu paylaşımımın içinden işinize yarayanları alarak geliştirebilir, üzerine bir şeyler koyabilirsiniz. Bu noktada daha ileriye gitmek, sizin kişisel çabalarınıza ve düzenli çalışmanıza bağlı.

"Net, kısa ve merak uyandırıcı bir blog yazısı yazmak", blog dünyasında az bulunan bir özelliktir. Kaliteli blog yazısı yazmak gerçekten yetenek işidir. Yeteneğiniz ve yazmak için isteğiniz varsa yazı yazmak, bir işkence olmaktan çıkarak keyif aldığınız bir uğraş haline gelecektir.

Gelelim benim Medya İstasyonu'nundaki blog yazılarımı nasıl yazdığıma...

Blog yazılarımı nasıl yazıyorum?

1- Düşündüğüm ve konuştuğum gibi yazıyorum.

2- Her yerde her zaman yazı yazamam. Yazma sürecinde konsantrasyonu sağlamak benim için çok önemli.

3- Fikirleri ve düşünceleri toplar, kendi süzgecimden geçirerek ortaya bir şeyler sunarım.

4- Fikir aklıma geldiğinde onu faydalı olabilecek bir şekilde uzatırım.

5-Kendi deneyimlerimi ve gözlemlerimi doğal bir şekilde yazarım.

6- Bir blog yazısı yazarken daha önce değinilmemiş konular üzerine düşerim.

7- Blog yazılarımda verdiğim mesajların, önerilerin ve püf noktaların okuyucuları eyleme geçirebilecek bir şekilde olmasına özen gösteririm.

8- Dil bilgisini, imla kurallarını önemserim.

9- Okuyucular için doğru olduğuna inandığım şeyleri yazarım.

10- Blog yazımı bitirdikten sonra düzeltme yaparım. Hatta yazdığım yazıları zaman zaman yine gözden geçiririm. Hataları bazen çok sonraları görebiliyorum.

11- Vurgulayıcı ve açıklayıcı bir şekilde yazmayı önemserim.

12-Yazmayı severim.


Peki, siz blog yazılarınızı nasıl yazıyorsunuz?

Oyun sitelerine ilgi artıyor

Oyun siteleri, son yıllarda internet dünyasında en çok öne çıkan siteler olmaya başladı. İnternet üzerinden kolayca oynanan her çeşit oyun, oyun tutkunu birçok internet kullanıcısına keyifli anlar yaşatıyor. İçinde binlerce ilgi çekici ve heyecanlı oyunu barındıran oyun siteleri sayesinde en gözde oyunlara tek tıkla ulaşmak mümkün oluyor.

İnternetin henüz hayatımıza girmediği dönemlerde oynadığımız oyunları bile artık oyun sitelerinde kolay bir şekilde oynayabiliyoruz. İnternetsiz dönemin en önemli oyun araçları olan Atari 2600 (kara kutu) Commodore 64, Amiga 500, Sega Mega Drive, Sega Master System, Sony Playstation, televizyona takılan kasetli 8 bit atariler ve ilk nesil PC oyunları artık yerini daha güzel grafiklere sahip olan, basit ve zevkli oyunlara bıraktı.

Flash oyunların öne çıkması ile birlikte basit oyunlara da kalite gelmeye başladı. Her geçen gün çeşitlenen oyunlar ile eski nesil oyunların pabucu dama atılmaya başlandı.

Oyun sitelerinin kullanıcılar tarafından rağbet görmesi, oyun sitesi açarak bu alanda kendine yer edinmek isteyenlerin peş peşe oyun sitesi açmasına neden oldu. İnternet, kısa bir sürede oyun siteleri ile dolmaya başladı.

Oyun sitelerinin hızla artması, oyun meraklılarının sürekli güncel, seçmece ve farklı oyunlar sunan sitelere yönelmesini beraberinde getirdi. Oyun sitelerinin bol olduğu bir ortamda zaman içinde nitelikli, kolay kullanıma ve güzel bir arayüze sahip olan sitelere ihtiyaç duyulmaya başlandı.

Zaman zaman ben de boş zamanlarımda ya da mola anlarımda oyun sitelerine girerek birkaç basit oyunla kafamı dağıtıyorum. Son zamanlarda oyun oynamak için Oyun10 adlı oyun sitesini sıkça ziyaret ediyorum. Birçok farklı kategoride güncel ve eğlenceli oyunların yer aldığı sitede 7'den 77'ye her yaşa hitap eden online oyunları oynamak mümkün.

Sitede yer alan başlıca oyun türleri: silah oyunları, araba oyunları, dövüş oyunları, spor oyunları, zeka oyunları, kızlara yönelin oyunlar  macera oyunları, motor oyunları, savaş oyunları, iki kişilik oyunlar, yarış oyunları.

Advertorial



27 Kasım 2013 Çarşamba

Blog yazılarında sıkça yapılan hatalar

Blog yazarlığı yapmak her ne kadar çok basit bir uğraş olarak pazarlansa da gerçek anlamda blog yazarlığı yapmak, etkili blog yazısı yazmak, bıkmadan, usanmadan kaliteli içerikler üreterek belli bir takipçi kitlesine erişmek oldukça zor.

Blog yazısı, bir blogun can damarı. Etkileyici ve fayda sağlayıcı unsurlardan uzak bir şekilde yazılırsa amacına ulaşması imkansız. Maalesef blog yazan birçok kişi yazma sürecini kaliteli ve eğlenceli hale getirme konusunda adım atmıyor. Kolaycılığa kaçmak, çabuk pes etmek, blogları para kazanma aracı olarak görmek, profesyonel blogların ve blog yazarlarının ortaya çıkmasını engelliyor.

"Blog açmak istiyorum, nereden başlamalıyım?" diye soran ve yeterli bilgiye sahip olmayan kişilerin büyük bir hevesle açtığı bloglar, belli bir süre sonra çöp olup gidiyor. Oysa ki blog yazmak, çiçek yetiştirmek gibi. Çiçeği sulamadığınızda nasıl soluyorsa, içerik girilmeyen, ilgi gösterilmeyen bloglar da aynı şekilde solup gidiyor.

Blog yazarlığının kopyala-yapıştır şeklinde yapılan bir uğraş olduğunu sanan ve kopya içerikler ile bir noktaya gelmeyi amaçlayan çok sayıda kişi var. Bu kişilerin çoğu nasıl yazı yazılacağını, temel imla kurallarını bilmiyor. Derme çatma yazılar ile günü kurtarmaya çalışıyorlar.

Kopya içerikler ile blogculuk yapılmıyor. Blog yazmanın, başkaları tarafından takdir edilmenin en önemli unsuru, kendi bakış açımızdan yorumlamak, kendi düşüncelerimizi aktarmak. Bunu yapamayacak olanlar blog yazma eylemine hiç girişmemeli. Bu düşüncede olanlar zamanlarını bilgi kirliliğine katkı sağlayarak harcamamalı.

Blog yazanların blog yazısı yazma sürecinde sıkça yaptığı ve bir türlü vazgeçmediği hatalar var. Bu yazımda gözlemlerim doğrultusunda bu hatalara değinmek istiyorum.

Blog yazarları bu hatalardan vazgeçmiyor!

Bir blog yazısını okutan en önemli unsur yazının başlığıdır. Yazının başlığı vurucu ve merak uyandırıcı kelimeler içeriyorsa okuyucular yazıyı okumak isteyecektir. Maalesef birçok blogda kaliteli ve yazı ile alakalı başlıklara rastlanmıyor. Özensizce koyulan başlıklar ya çok uzun ya da anlamsız. SEO yapacağım diye anahtar kelime dolu başlıklardan artık vazgeçilmeli. Blog başlıklarında noktala işareti kullanmak çok hassas bir konu. Dikkat edilmeli.

Blog yazılarının başlıklarında büyük harf kullanımı çok önemli. Başlığın tamamının büyük harfler içermesi okuyucular tarafından hoş karşılanmıyor. Buna dikkat edilmesinde yarar var. "Blog yazmayı seviyorum" yazmak mı daha samimi ve doğal yoksa "BLOG YAZMAYI SEVİYORUM" demek mi?

Türkçe'de uyulması gereken yazım kuralları var. Bunları dikkate alarak yazılan yazılar, atılan başlıklar ilgi çekecektir. Türkçe, doğru kullanılmıyor. Cep telefonunda mesaj yazar gibi blog yazısı yazanlar var. Bu blog yazısını neden okuyayım ki? Bir blog yazısında harflerin yutulmaması lazım. Örneğin; "Bugün hava yağmurluydu." cümlesini "Bgn hva ygmurlydu" şeklinde yazanlar var. Bu kişiler ile aynı ortamda blog yazarlığı yapmak canımı gerçekten sıkıyor.

Türkçe'deki imla kurallarına göre büyük harfle başlaması gereken kelimeler, isimler dışında büyük harf kullanma alışkanlığından ne zaman vazgeçilecek çok merak ediyorum.

Örneğin; "Blog yazmak keyiflidir." yerine "Blog Yazmak Keyiflidir." Bu alışkanlıktan vazgeçmek, doğru bir karar olacak. Cümle içinde özel nitelikte olmayan kelimeler dışında büyük harfler kullanılmaz. Türkçe derslerinden hatırlayın. Bu, internetteki çoğu sitede hastalık derecesinde bir alışkanlık oldu.

Blog yazısında "SEO olsun, Google, benim yazımı görsün" diye onlarca kelime "bold", "italik" ya da renkli yapılmamalı. Kelimelere link verirken aşırıya kaçılmamalı. En fazla 2-3 link yeterli. Bu tür şeyler yazının okunmasını zorlaştırdığı gibi güvenilirliği ve ciddiyeti de baltalıyor.

Yazıyı tek bir sütun şeklinde yazmamak lazım. Bazı yazılara bakıyorum çok uzun ve paragrafsız. Bu tarz yazıların okunmaması, fayda sağlamaması gayet doğal. Birçok sitede bu tür yazılar ile karşılaşılabiliyor. Yazının şekli bozuk oluyor diye yazıyı dümdüz yayınlayanlar var. Ne garip... Halbuki yazıyı akıcı yapan en önemli unsurlardan birinin de paragraf olduğunu unutmamak lazım.

Blog yazılarında ara başlık kullanmak çok önemli. Yazının akıcı ve keyifli bir şekilde okunabilmesinde ara başlık kullanımı hayati önem taşıyor. Ara başlık kullanarak bir yazı içinde birçok konuyu işlemek de mümkün. Ara başlıkların da çarpıcı olmasına ve fazla uzun olmamasına dikkat edilmeli.

Blog yazılarında sıkça yapılan bir diğer hata da kelime ve cümle tekrarlarının çok fazla olması. Akıcı olmayan, tekrara düşen bir yazı çöptür.  Kelime dağarcığını genişletmek için bol bol kitap okumakta yarar var.

Blog yazılarında kullanılan yazı fontu da önemsenmesi gereken noktalardan biri. Okunabilir fontları tercih etmek yazının etkili olması, okunması ve paylaşılması açısından bir gereklilik. Okunmayacak türde fontların kullanıldığı bloglar var. Blogu ziyaret eden kişiler arasında her yaş grubundan insanlar olabilir. Genel bir font kullanılmadan yazılan bir yazı ne kadar iyi ve fayda sağlayıcı bilgi barındırsa da çöp olmaya mahkumdur.

Bu noktalara dikkat eden blog yazarları, profesyonel blogculuk anlamında önemli bir avantaja sahip olacak. Dili etkili kullanan, yazılarında imla kurallarına uyan blog yazarlarına makale yazarlığı tekliflerinin daha fazla geldiğini söylemek istiyorum. Blogunuzdan para kazanmak istiyorsanız yazılarınızı belli kalite ölçütleri çerçevesinde yazmaya özen gösterin.




24 Kasım 2013 Pazar

Makale satın alanlar, bunlara dikkat!

Blog yazarak para kazanmak denilince akla ilk gelen kazanç yöntemlerinden biri de yazı yazarak para kazanmak. 

Son yıllarda özgün içerik denen kavram sayesinde web siteleri için hayati önem taşıyan yazılı içeriklere ihtiyaç daha da artmaya başladı. Belli ücretler karşılığında yazı yazan ya da yazı satın alanların oluşturduğu bu piyasada birçok kişi "SEO uyumlu, özgün makale hizmeti" vermeye başladı.

Bu işin püf noktalarını bilen, nitelikli ve okunabilir formatta yazılar yazanlar zamanla iyi bir noktaya ulaştı. İnternetten para kazanmanın yollarını araştıran ve daha önce doğru dürüst yazı yazmamış kişiler de yazarak para kazanıldığını görünce bu işe balıklama atladı.

Okuyucular unutuldu

Sonra ne mi oldu? Basit, okunmaktan sonra derece uzak, imla hatalarının dolu olduğu anlamsız yazılar ile muhatap olmaya başladık. Bu tür yazılar internetten para kazanma hevesinde olan fakat vizyon sahibi olmayan sitelerde yer almaya başladı. Ucuz iş yaptıranlar ve ucuz iş yapanlar durumdan memnundu. Çünkü siteleri günceldi ve içerik doluydu.

Peki, ya okuyucular?

Okuyucuların beklentileri çoğu zaman ticari kaygılar nedeniyle ikinci plana itildi. Halbuki bir web sitesinin büyümesi ve anlam kazanması okuyucu kitlesine sahip olmak ile doğrudan alakalı. Bunu hala idrak edemeyen kişilerin "kalite" adı altında bir şeyler yapmaya çalıştığı bir dönemdeyiz.

Okuyucunun nitelikli ve doyurucu bilgi ihtiyacını görmezden gelen "sözde SEO uzmanları, sözde makale yazarları" internetin içerik çöplüğü haline gelmesinde rol oynadı. Oynamaya da devam ediyorlar.

Kelimesi 1 kuruştan yazılan ve "100 kelime olsun 1 liramı alayım gideyim" tarzındaki yazılar bırakın fayda sağlamayı okunmaktan bile son derece uzak. Cümle kurmayı bilmeyen, imla kurallarına dikkat etmeyen, sürekli tekrara düşen, başlık nasıl atılır bilmeyen birçok kişi "makale hizmeti veriyorum" diye ortalıkta cirit atıyor.

Bu kişilerin yazılarını kaliteli bulanlar da "ucuza nitelikli iş yaptırdık" diye seviniyor. Yine bu kişiler Google sık sık algoritma değiştirince şikayet ediyor. Neden gerçekleri görmek istemiyorlar?

Google neden algoritma değiştiriyor? Daha kaliteli, uzun soluklu ve fayda sağlayıcı içeriklerin yer aldığı siteler ile çöp içeriklerin yer aldığı, kopya sitelerin birbirinden ayrılması için. Google'ın algoritmaları bir elek vazifesi görmeye önümüzdeki dönemlerde de devam edecek. Çünkü web sitesi/blog sayısı ve içerik sayısı hızla artıyor. Doğal olarak bir eleme yöntemi uygulanacak. Her sitenin arama motorunda üst sıralarda yer alma gibi bir şansı yok.

Eskimeyen içeriklere yatırım yapın

Hangi SEO tekniğini uygularsanız uygulayın okura yönelik içerik üretmeyi çalışmalarınızın odak noktasına koymazsanız uzun soluklu bir başarı elde edemeyeceksiniz. Okur odaklı faydalı makaleler her zaman ziyaretçi çeker. Yazıldığı tarih üzerinden yıllar geçse de o konu hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler tarafından aranır.

Eskimeyen ve faydalı olabilecek içerikler üreten kişiler ve siteler her zaman kazanacak. İnternet tabanlı projelerinizde yol haritanız bu olmalı.

Ucuz yazılar yazdırarak alabileceğiniz yol en fazla bir arpa boyudur. Halbuki uçsuz bucaksız bu internet dünyasında siz ileriye yönelik gerçek adımlar atmalısınız.

Bu yüzden profesyonel ve işini hakkıyla yapan içerik yazarları ile çalışmayı tercih edin.

Birkaç lira fazladan vermek sizi batırmaz.





21 Kasım 2013 Perşembe

Evlilik hazırlığındaki blog yazarlarına öneriler

Evilik hazırlığı süreci birçok kişinin adeta bir kabusu. Bu süreci en kısa zamanda daha az stres ve sıkıntı ile atlatmaya çalışmak bazen yanlış kararların verilmesine de neden olabiliyor.

Evlilik hazırlıkları süreci benim için çok önemli bir tecrübe oldu ve gayet verimli geçti. Evlilik hazırlıkları yaparken eşya seçim sürecinde her ayrıntıyı eşim ile birlikte düşündük, planladık. Kullanışlı ve evi boğmayacak türden eşyalar seçmeye özen gösterdik. Bunda da başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Şu ana kadar satın aldığımız eşyalar ile ilgili herhangi bir hoşnutsuzluk, problem yaşamadık.

Ev eşyası seçmek gerçek meşakkatli bir süreç. Bir sürü mağaza geziyorsunuz. Bütçenize en uygun ve işlevsel olan ürünleri seçmeye gayret ediyorsunuz. Yoruluyorsunuz, canınız sıkılıyor, sinirlerinize hakim olamıyorsunuz "bir an önce bu süreç bitse de kurtulsak" dediğiniz çok anlar oluyor.

Bu işler böyle işte. Zahmet çekmeden, koşmadan, yorulmadan bir şeyler olmuyor. "Armut piş, ağzıma düş" demek yanlış. Evlilik süreci de evlilik gibi müşterek kararlar eşliğinde geçirilen yorucu, keyifli ve eğlenceli bir dönem aslında. Yeter ki yapılanlardan zevk alınsın.

Bu yazıyı okuyanlar arasında evlilik hazırlıkları yapan arkadaşlar olabilir. Onlara bu süreci keyifli bir şekilde atlatmaları için birkaç küçük öneride bulunmak istiyorum.

Araştırmayı, en uygun fiyatlar ile kaliteli ürünler satın almayı kendinize ilke edinin.

Satın alacağınız ürünler ile ilgili internetten ön araştırma yapın. Blog yazılarını, ürünü kullanan kişilerin deneyimlerini okuyun.

Evinizin her odası için en çok gerekli olan eşyaların listesini yapın. (Örneğin mutfak için alınacaklar, banyo için alınacaklar, oturma odası için alınacaklar vb.)

Daha uygun, kaliteli bir ürünü satın almak için gezmeyi, dükkanları dolaşmayı gözünüzde büyütmeyin.

İstanbul'da yaşıyorsanız çok uygun ve birbirinden farklı modelde birçok ev eşyası bulabilirsiniz. İstanbul, bu işin piyasası konumunda. Yeter ki "biz bu süreci az maliyetli ve kaliteli bir şekilde atlatacağız" diyebilin.

Çoğu erkek eşi ile alışveriş yapmayı pek sevmez. Nedeni ise eşlerinin çok fazla vakit harcadığı, dükkan dükkan dolaştığı ve kolay kolay bir şeyi beğenmediği düşüncesidir. Her şeyi bir yerden almak, bütçeyi kısa sürede tüketmek, sinirleri germek, evlilik sonrası borç yükü ile uğraşmak daha ciddi sorunları beraberinde getirebilir. Aman dikkat...

Her ikiniz de hafta içi çalışıyorsanız ev eşyaları bakma sürecini hafta sonuna bırakın. Hafta sonu tatiliniz 2 gün ise 1 gün sizin için yeterli olacaktır. Diğer günü de kendinize dinlenme ve birlikte vakit geçirme zamanı olarak ayırmalısınız.

Eşya satın alacağız, evimizi düzeceğiz diye kendinizi harap etmeyin. Sinirleriniz gerilmemeli.  Gezin birkaç parça bir şeyler alın, aldıklarınızı not edin. Sonra kalan zamanı kendinize ayırın.

Bu süreç gerçekten hassas kırıcı olmamaya özen gösterin. Her şey gelip geçici. Evlendikten sonra hepsi bir hayalmiş gibi gelecek ve birbirinize şu soruyu soracaksınız "bunların hepsini biz mi yaptık?" ve kendinizle gurur da duyacaksınız. Hatta sizden sonra evlenecek olan çiftler sizden birtakım fikirler ve öneriler de isteyecek.

Oturma odası dekorasyonunu ayrı önemseyin

Evinizde uyku zamanları dışında en çok vakit geçireceğiniz ortam oturma odası olacaktır. Burası için kullanışlı ürünleri seçin.

Bu kapsamda şık bir televizyon ünitesi, köşe koltuk takımı ve şık bir orta sehpa ve odaya farklı bir hava katacak duvar rafları işinizi fazlasıyla görecektir. Seçim yaparken internetteki tv ünitesi modelleri hakkında incelemeler yapabilir ve eviniz için uygun olabileceğini düşündüğünüzü satın alabileceğiniz gibi mobilyacıya da yaptırabilirsiniz.


Oturma odanıza ebat bakımından uyacak bir hazır tv ünitesi modeli satın almanız daha mantıklı. Hem teslimat zamanı hem de fiyat açısından. Bazı durumlarda sipariş usulü yaptırdığınız tv ünitesi hoşunuza gitmeyebilir ve çok daha pahalıya gelebilir.

Biz tv ünitesini ve köşe koltuk takımını sipariş usulü yaptırmıştık ve ciddi işçilik hataları vardı. Sonra yeniden yapılmak zorunda kaldı. Orta sehpa seçimininde ise bir yapı marketten demonte olarak satılan bir ürünü tercih ettik. Kendimiz montajını yaptık. Bir problem yaşamadık. Çok işlevsel bir ürün.

Siz siz olun bu konuda çok dikkatli olun. Mobilyalarınızı sipariş usulü yaptırmayı düşünüyorsanız bu işi üstlenecek kişilerde ciddi güvenceler alın.

Tv ünitesi, kitaplık, çalışma masası, duvar rafları ve diğer modern mobilya ürünleri için www.dekorister.com.tr adresini ziyaret edebilirsiniz.








19 Kasım 2013 Salı

Yaratıcı İş Fikirleri Bu Garajdan Çıkıyor!

Hürriyet Garage, yenilikçi iş fikri olan genç girişimci adaylarını, 21 Aralık tarihine kadar www.hurriyetgarage.com ‘a yaratıcı başvuruları ile bekliyor!

Hürriyet İK, üniversite öğrencilerinin yenilikçi iş fikirlerine ortak oluyor. En iyi fikrin Hürriyet tarafından destekleneceği Hürriyet Garage yarışmasına katılımlar başladı. Garage’a başvuru için; gençler yaratıcı iş projelerini maksimum 3 dakikalık videolar halinde sunuyor.

Hürriyet'in girişimci üniversiteli gençlere destek amacıyla gerçekleştirdiği yarışma, en iyi fikirlerin daima garajdan çıktığı fikrine dayanıyor. Yarışmada dereceye girenlerin projelerine Hürriyet'i ortak edebilecekleri gibi, Hürriyet bünyesinde çalışma şansları da bulunuyor. Üstelik girişimcilerin, yarışma süresince deneyimli ekiplerin yardımıyla bireysel gelişimlerini de sağlayabilecekleri bir eğitim alabilme şansları da mevcut.

Yarışmaya AÖF hariç tüm lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencileri katılabiliyor. Yarışmaya başvuran ve seçilecek 10 ekibin içinde yer alan girişimciler, İstanbul dışında yapılacak ve toplam 5 gün sürecek Girişim Kampına katılıyor; ilk 2 gün girişimcilere gerekli bilgi ve donanıma ulaşmalarını sağlayacak yoğun bir eğitim, 3. gün değerlendirme komitesi üyeleriyle birebir görüşme imkanı sağlanan bireysel danışmanlık veriliyor. Kampın 4. günü ise ekiplerin kendi mentorlarıyla birlikte iş modeli hazırlanırken, 5. gün Yürütme Kurulu tarafından maksimum 15 dakika sürecek sunumlar gerçekleştiriliyor ve danışmanlık sürecine dahil olacak 3 ekip belirleniyor.

Danışmanlık sürecinde finale kalan ekiplerden iş modelini test etmeleri ve prototip oluşturmaları bekleniyor. Bu aşamaya kadar gelmeyi başaran ekipler, çekirdek sermaye kazanmış oluyorlar. Hürriyet bu süre boyunca genç girişimcilerin açık ofis alanı, ısıtma, soğutma, güvenlik, temizlik, telefon, faks, internet gibi ana ihtiyaçlarını karşılarken; diğer yandan da onlara koçluk desteği sağlıyor. Ekipler, haftada 1 gün Hürriyet Dünyası'na gelerek mentorlarıyla birebir çalışarak projelerini geliştiriyorlar.

Girişimciler, yoğun tempoda geçen 1 ayın sonunda geliştirdikleri iş modeli/prototipini, seçilecek üniversitede hem izleyicilere hem de yürütme kuruluna sunacaklar ve Yürütme Kurulu tarafından projeye ortak olma, Hürriyet Grubu bünyesinde istihdam yaratma, fikrin telif hakkını satın alma seçeneklerini göre ödüllendirilecekler.

Hayatını değiştirmek isteyen girişimciler için 21 Aralık 2013’e dek www.hurriyetgarage.com üzerinden başvurular devam edecek.


Bir bumads advertorial içeriğidir.

18 Kasım 2013 Pazartesi

Üsküp Üniversitesi Seçimi

İki yıllık üniversite öğrencisiyim ve eğitimimi Türkiye’de dondurmak zorunda kaldım çünkü Bilgisayar Programcılığı bölümü okuyordum asıl okumak istediğim bölüm ise Hukuk Fakültesi idi. Bu yüzden Türkiye’de puanım yetmediği için yurtdışında okumaya karar verdim. Bunun içinde biraz da Türkiye’ye yakın olsun istiyorum.

Ulaşım için Uçak Bileti alacağım için birazda ucuz olması için yakın ülkelerden olması ve uluslararası diploma niteliğinde olması gerekir. Orada alacağım diplomanın, burada da geçerli olması önemlidir. Orada aldığım eğitimin burada YÖK tarafından denkliği olması gerekir. Bunların içinde bana yakın olarak Makedonya ve Bulgaristan bulunmaktadır.

Ben Makedonya’yı tercih ettim çünkü eğitim ücretleri daha uygun Bulgaristan’a göre, Bunun üzerine oradaki okulları ve hukuk fakültelerini araştırmaya başladım. Bunun yanı sırada Makedonya uçak biletlerine inceleyerek biletlerin fiyat durumlarına baktım ve İZair Havayollarında uygun biletler olduğunu gördüm.

Okul ile ilgilenecek ve dil olmadığı için danışmanlara başvurarak oradaki üniversiteler hakkında bilgi aldım ve Üsküp bulunan bir üniversitede okumaya karar verdim. Danışmanım evraklarımı hazırlamam için bir liste ve süre verdi. O süre içinde işlerimi hallettim ve danışmanıma gittiğimde bana Makedonya için uçak bileti almamı söyledi.

Daha sonra Bulduğum bir web sitesinde İZair Kampanyaları dikkatimi çekti. Makedonya’ya gidersem eğer tüm uçak bileti kampanyalarını oradan kontrol edebilirim, ucakbileti.com web sitesi çok güncel bir site ve istediğiniz destinasyonlardaki tüm uçuş bilgilerine sahip olabiliyorsunuz.

Uçak bileti ve tüm ilgili konu ile cevap bulmanız mümkün, aynı zaman da 0850 250 82 82 numaralı çağrı merkezinden tüm konuyla ilgili destek alabilmeniz mümkün. Tüm işlerim hal olduktan sonra kayıt için danışmanımla birlikte Makedonya’ya uçtuk ve kayıtımı yaptırdık. Şuan burada hala öğrenim görüyorum ve mutluyum.

Advertorial

Düşük bütçeyle blog tanıtımı nasıl yapılır?

Blog yazarlarının en önemli sorunlarından biri de bloglarını istedikleri hedef kitleye gibi tanıtamamak. Bu yazımda pazarlamaya ve tanıtıma ayıracak bir bütçesi olmayan ya da sınırlı bir bütçesi blog yazarlarına birkaç öneride bulunmak istiyorum.

Tanıtım yazısı alışı (Çok etkili ve popüler)

İçerik bakımından blogunuza benzer nitelikteli kaliteli sitelerden ve bloglardan alacağınız tanıtım yazıları ile birlikte internetteki görünürlüğünüzü artırabilirsiniz. Kaliteli sitelerden alacağınız kalıcı tanıtım yazıları, yıllar geçse de blogunuzun iyi bir izlenimle internet ortamında görünür olmasını sağlar. Bu yüzden tanıtım yazılarını kendiniz yazmalısınız ve her site için farklı yazı hazırlamalısınız. Blogunuz için dijital itibar önemlidir.

Link takası (Etkili, ama verim için sağlam bütçe gerek)

Bir web sitesinin tanıtımında en çok öne çıkan yöntemlerden biri de link tokuşudur. Blogunuz ile benzer içeriklere sahip siteler ile link takası yapma şansınız olursa çok iyi olur. Maalesef çoğu kişi link takası için aylık, üç aylık, 6 aylık ve yıllık ücretler talep ediyor. Ya da sitenizin sayısal verilerini dikkate alarak kabul ediyor. Alexa, PR, Google indeks sayısı, tekil kullanıcı ve sayfa görüntünle sayıları en çok önemsemen rakamsal veriler olarak öne çıkıyor. Ücretsiz link takası yapamazsanız cüzi ücretler link satışı yapanlara başvurabilirsiniz.

Banner takası (Görsel algı ve bilinirlik için faydalı)

Bir diğer pazarlama yöntemi de banner takası. Blogunuza ait banner'ın karşılıklı olarak başka bir sitede ya da blogda yayınlanmasını sağlayabilirsiniz. Bu da link takası gibi sıkıntılı bir durum. O yüzden çok fazla rağbet görmüyor. Bütçerniz doğrultusunda düşük ücretli banner yayınlayan, trafiği tatminkar olan sitelere banner reklam verebilirsiniz.

Arama Motoru Optimizasyonu - (Hayati önem taşıyor)

Blogunuzun tüm büyük arama motorlarına kayıtlı olduğundan emin olun. Arama motorları, blogunuza en çok ziyaretçi gönderecek trafik kaynaklarıdır. Fayda sağlayıcı ve tamamen özgün bir şekilde kaleme aldığınız yazılarınız arama motorlarında üst sıralarda yer alabilir. Bazı blog yazarları yeni açtıkları blogları ile ilgili hiçbir optimizasyon çalışması yapmıyor. Bu yüzden yazıları geç indeks alıyor, blogları arama sonuçlarında görüntülenmiyor. Blogunuz için temel SEO adımlarını (anahtar kelimeler, başlıklar, arama motoru kaydı vb.) mutlaka uygulayın. Webmaster forumlarında düşük fiyatlar ile SEO-backlink çalışması yapanlar da var. İşinize yarayabilir ancak bence doğal SEO en iyisi.

Sosyal medya - (Çok etkili)

Sosyal medya siteleri günümüzde birçok web sitesi için en büyük trafik kaynağı konumunda. Çoğu büyük web sitesi sosyal medya hesaplarındaki paylaşımlar sayesinde ciddi bir ziyaretçi trafiği elde ediyor. Blogunuzun mutlaka Facebook, Twitter ve Google+ hesabı olmalı. İmkanınız varsa Facebook'ta çok düşük bütçeler ile reklam yapabilirsiniz ve iyi bir verim elde edebilirsiniz. Sosyal medyada hedefleme ile vereceğiniz reklamlar çok etkili. Böylece sizin blogunuzun içeriği ile ilgili olan ya da olabilecek kişilere doğrudan ulaşmış olursunuz.

Forum tanıtımları (Zaman gerekli)

Birçok forum sitesinde blogunu/siteni tanıt diye bir kategori bulunuyor. Bu kategorinin bulunduğu her forumda blogunuzu tanıtın. Linkini ekleyin. Faydasını göreceksiniz. Hatta forum tanıtımları sayesinde yeni ziyaretçiler de kazanabilirsiniz.

Dizinler (Zaman gerekli)

Ücretsiz olarak hizmet veren dizinlere blogunuzu ekleyebilirsiniz. Bazı dizinler sizden blogunuza kod eklemenizi talep etse de kodsuz karşılıksız ekleme yapanlar da var. Araştırın.

Bunların yanı sıra;

-Pinterest hesabı

-Linkedin hesabı

-Blog konusu ile alakalı forumlar ya da sosyal medya grupları

-E-mail pazarlama yötnemleri denenebilir.

Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Konuyu çok fazla uzatmamak için burada bitiriyorum. Sizin bu konuda önerileriniz varsa yorumlarınızı bekliyorum.







Günübirlik Edirne Turu ve Maşukiye Turu

Günübirlik Turlar, çoğu zaman çeşitli nedenlerden dolayı günlük hayattan bunalan ve hava değişikliği insanların isteyeceği pek çok şeyi içerisinde barındırıyor. Hazırlanan bu turlar için yeterli sayıya ulaşmak yeterli. Sayı yeterli olduğu zamanlarda tur şirketleri çeşitli bölgelere bu turları düzenlemeye başlıyor.

Günübirlik turlar, tur şirketleri tarafından belirlenmiş olan bir şehre ya da bölgeye, belirli saatler dahilinde yapılan ve bir gün içerisinde sonlanan turlardan oluşuyor. Günübirlik turlar arasında yer alan yerlerden insanlar görmek istediklerini, onlar için ve tur şirketleri için uygun olan günlerde ziyaret edebilirler. Bu sayede de bir günü çok uzun günler boyunca ziyaret ederek vakit kaybetmek yerine ülkenin pek çok yerini kısa sürelerde gezme imkanına sahip olunuyor.

Günübirlik Edirne Turu sadece Selimiye Cami ile pek çok insanı kendine hayran bırakan Edirne şehrini insanların ziyaret etmelerine olanak tanıyor. Bu şehirde geçmişten günümüze pek çok tarihi yerler bulunmaktadır. Bundan dolayı da özellikle tarihsel yerlere merak salmış ancak çok fazla gezme imkanı olmayan pek çok insan bu turlardan faydalanmakta.

Günübirlik Edirne turu ile birlikte de insanlar bu meraklarını giderirken ekstradan günler ayarlamak zorunda kalmayacaktır. Günübirlik Edirne turu ile birlikte insanlar bir gün içerisinde şehrin görülebilecek en güzel yerlerini görme ve inceleme imkanına sahip olacaktır. Ve bu sayede de her zaman görülmek istenen ancak vakit olmadığından gidilemeyen bu şehir ve güzelliği artık insanların hatıraları arasındaki yerini alacak.

Günübirlik Maşukiye Turu, İzmit ile Sapanca arasında yer alan şirin bir yer olan Maşukiye’yi çok daha iyi tanımak ya da bu kadar zaman boyunca adının anılmasına dayanamayıp bir günlük bile olsa oraya gitmek isteyen kişilerin isteyeceği türden bir tur olarak göze çarpıyor.

Günübirlik Maşukiye turu sayesinde pek çok insanın bilmediği bu özel yere insanlar istediği zamanlarda günübirlik olarak ulaşabilme imkanına sahipler. Günübirlik Maşukiye turu belirtilmiş zamanlarda ve belirlenen kişi sayılarıyla gerçekleştirilmekte ve buraya gelen insanlar bir süre sonrasında bu güzel yere tekrar gelmek için can atmaya başladı.

Advertorial

Blog yazarak para kazanmak hayal değil

Blog yazarısınız ve belli konularda düzenli olarak özgün yazılar yazdığınız blogunuzun size para kazandırmasını gerçekten istiyorsunuz. Peki, bunu nasıl başaracaksınız?

Blog yazarak para kazanmak, hayal değil. Öyle her yerde anlatıldığı gibi kolay da değil. Bunun için önce düzenli çalışmak, emek harcamak, bir network oluşturmak ve değer yaratmak gerekiyor.

Bu yüzden blog yazarak para kazanmanın inceliklerini anlatan sözde kazanç sitelerine, e-kitaplara itibar etmemenizi öneriyorum. Deneyerek, araştırarak, başarılı olmuş örnekleri inceleyerek bir noktaya varmalısınız.

Blog yazarak para kazanmanın inceliklerini anlatan o sitelerin sahipleri işin püf noktasını bilseydi şimdi hepsi birer internet zengini olurdu. Maalesef çoğu blog yazarlığı hakkında sağlıklı bilgilere sahip değil. Açtıkları o sözde kazanç sitelerinin anahtar kelimeler vasıtasıyla birkaç lira Google Adsense reklamı getirmesine bel bağlamış durumdalar. Senede 1-2 kez Adsense'den aldıkları birkaç lira ile kendilerini "blog gurusu" ilan edenlerden uzak durun.

Çıkışı kendinizde aramalısınız. "Armut piş, ağzıma düş" mantığı ile hareket ederseniz bir yere varamazsınız. Öncelikle blogunuzun içeriği ile fayda sağlamayı, yeni bağlantılar edinmeyi önemsemelisiniz. Sürekli araştırma, geliştirme içinde bulunmanız shedeflerinize ulaşmanız için büyük katkı sağlayacak.

Eğer iyi bir yazarsanız, yazdıklarınız okunuyor ve ilgi çekiyorsa en önemli aşamayı başarı ile geçmişsiniz demek. Sizin blogunuzda yazdıklarınızdan faydalananlar, yeni bilgiler öğrenmek için sitenizi daha çok ziyaret edecek. Sadece ziyaret etmekle kalmayacaklar, yazılarınızı sosyal ağlarda paylaşacaklar, sizleri çevrelerindeki kişilere tavsiye edecekler. Ya sonrası? Gelelim en can alıcı noktaya...

Blogunuzdan nasıl para kazanacaksınız?

Blogunuz popülerleştikçe arama motorunda daha üst sıralarda listelenmeye başlayacaksınız. Daha fazla trafik çekeceksiniz. İçerikleriniz ile benzer olan Google reklamları daha fazla tıklanacak. Kaliteli bir siteye sahip olduğunuz için daha fazla tanıtım yazısı alacaksınız. Banner reklam vermek, çekiliş sponsoru olmak isteyenler çıkacak. Bitmedi, size belli konularda ücretle yazılar yazdırmayı talep eden kişiler ya da şirketler de olacak. Tüm bunların yanında danışmanlık teklifleri  alabilir, seminerlerde ve panellerde konuşmacı olarak da boy gösterebilirsiniz.

Blog yazarak para kazanmak, sadece Adsense reklamı yayınlamaktan ibaret değil. Sizin çabalarınız da önemli. Kazançlarınızı artırabilir ve çeşitlendirebiliriz.

Formülü burada: "Gerçekten istikrarlı bir şekilde çalışmak, değerli içerik üretmek ve bağlantılarınızı artırmak."





Erzurum’da kayma tecrübem

Üniversitede tanıştığım ve aynı yurtta 1 yıl beraber kaldığım arkadaşım beni, Erzurum’a davet etti. Ben ilk başta olmaz filan dedim, çok uzak dedim fakat o beni ikna etmeyi başardı. Kışın gelirsin burada Palandöken dağında kayak yaparız dedi. Ben de daha önce hiç denemedim ve tecrübem olmadığını söyledim. O da "malzemen olsun eğleniriz yeter" demişti. Ben Kış için şimdiden Ucuz Uçak Bileti araştırmaya başladım.

Araştırmalarımda kış fırsatlarına yöneldim ve Türk Hava Yolları sayfasında bulduğum kış fırsatları dikkatimi çekti. Sadece kayak merkezlerinin bulunduğu şehirleri içeren bir kampanya yapmışlar. Kampanyanın tarihide uzun süreli olduğu için tam bana göre, sadece sınırlı sayıda koltuk oluğu için uçuş tarihinden önce biletimi almalıyım ki, promosyon bilet biterse biraz daha ücreti artıyor.

Kış Kampanyası Fırsatları içinde bulunan kayak şehirleri Erzincan, Erzurum, Elazığ, Kayseri, Kastamonu ve Ağrı gibi şehirler bu kampanyanın içinde bulunmaktaydılar. Erzurum’unda bu kampanyanın içinde bulunmasının sebebi Palandöken Kayak Merkezi olduğunu düşündüm. Türk Hava Yolları Kampanyaları sayesinde hem arkadaşımı görmüş olacaktım. Hem de daha önce denemediğim bir şeyi yani kayak yapmış olacaktım. Gerekli malzemeleri araştırdım ve gerekli olan malzemeleri almaya başladım.

 Bunun yanı sıra Erzurum’u ve Palandöken Dağı için bilgi toplamaya başladım. Palandöken dağı 3000 metreden fazla bir yüksekliği olduğunu ve Türkiye’nin en yüksek bölgelerinden ve soğuk olduğu bilgilerini öğrendim. Sezonun Kalabalık olduğu vakitler Aralık ile Mayıs ayı oluyormuş. 60 ile 120 cm arasında kar kalınlığı görülürmüş. Bir de Erzurum Hava Alanına 5 km uzaklıkta olması buraya tatile gelenler için çok iyi bir fikir olduğunu düşünüyorum. İstanbul’dan direkt uçuşlarda 2 saat süren bir uçuş ile Erzurum’dasınız. Türk Hava Yolları Kampanyaları tam istediğim gibi.

Advertorial

16 Kasım 2013 Cumartesi

İçerik, her zaman kral mı?

İnternet dünyası için içeriğin önemini bilmeyenemiz yoktur. İçerik, internet için o kadar önemli bir kavramdır ki içerik ile ilgili artık atasözü olmuş bu cümleyi sıklıkla duyarsınız: "İçerik, kraldır."

Bu söz, içerik üretenler arasında sıklıkla kullanıyor. Peki, burada kral olan içerik türü hangisi? Her içerik kral olur mu?

Öyle her içeriğin kral olması, hüküm sürmesi maalesef mümkün olmuyor. Bu noktada bazı kriterler (özgünlük, fayda sağlama, akıcılık, araştırarak yazılması, imla kurallarına uygunluk) devreye giriyor.

İnternet kullanımının yaygınlaşması, internetin para kazanma modeli olarak ciddi anlamda öne çıkması çoğu kişinin bu alana yönelmesini sağladı.

İlk yıllarda internet dünyasına adım atan insanlara hep şu aşılandı: "Bir web sitesi, blog, forum aç, içine bir şeyler doldur, reklam yayınla, para kazan."

Bunu duyanlar ve kolay yoldan para kazanmak isteyenler, hiç vakit kaybetmeden bu uçsuz bucaksız dünyanın içinde kendilerine bir yer edinme arayışına girdi.

Web siteleri, bloglar peş peşe açıldı, yetmedi yenileri açıldı. Gün geldi onlarca, yüzlerce siteye sahip olan kişilerin olduğunu duymaya başladık. İnternet ortamında site sayısı artmasına artıyordu ancak sitelerin ihtiyaç duyduğu bir şey vardı: " Özgün ve faydalı içerik"

İnternet için hayati önem taşıyan, içerik üretiminin üzerine özenli bir şekilde düşülmememişti. Harika tasarımlar, ilgi çekici alan adları hepsi son derece gösterişliydi. Büyük beklentilerle, özenilerek açılan bu sitelerin  fayda sağlaması ve ziyaretçilerden ilgi görmesi açısından içinin de doldurulması gerekiyordu.

Bu doldurulma işlemi başka sitelerdeki içeriklerin kopyalanması, birkaç cümlenin değiştirilmesi, resimlerin yönünün, boyutun değiştirilmesi olarak yıllarca sürdürüldü. Şimdi sanki böyle yapılmıyor mu? diye sorduğunuzu duyar gibiyim.

Günümüzde internetteki site/blog sayısının haddi hesabı yok. Bu yayınlar arasından sıyrılmak, bir noktaya ulaşmak için hala copy-paste yöntemi yaygın olarak kullanılıyor. Bundan sonra da kullanılacak. Tembellik, kolaya kaçmak, kolay yoldan para kazanma, acelecilik gibi nedenler, kaliteli içerik üretimini sürekli geri plana itecek.

İçerik üretimi gerçek anlamda önemsenmediği sürece internette bilgi kirliliği artmaya devam edecek, kaliteli yayınlara pek rastlamayacağız, girdiğimiz her sitede aynı ya da büyük çoğunluğu benzer içerikler ile karşılacağız.

"İçerik, kraldır" denilecek ama çoğu kişi, taşın altına elini yine koymayacak. Hazıra konma arzusu olduğu, üretilen içerikler emek hırsızları tarafından çalındığı ve gerçek anlamda içerik üretenlerin komik rakamlar karşılığında kullanılmasına çalışıldığı müddetçe bir arpa boyu yol alınamayacağını bilmek gerekiyor.

İçerik;

Arama motorlarına göre oluşturulmaz. İçeriği değerli kılacak olan şeyler; verdiği bilgi, fayda ve okurda bıraktığı etkidir. Okur o içerikten bir fayda sağlamışsa paylaşır, yorumlar ve o içeriğin yer aldığı siteleri yeniden ziyaret eder. Arama motoru da ziyaretçilerin davranışına göre o siteleri ödüllendirir ya da cezalandırır.

Bunu hala anlamayan, anlamak istemeyen kişiler var. Hala 3-5 liralık baştan savma yazım işleri ile verim almaya çalışan, niteliksiz yazılar yazan kişiler ile sırf 1 TL'den yazıyor diye çalışan, "bütçem bu kadar fazlasını veremem" diyen ve bütçesi karşılığında aldığı işten sürekli şikayet edenler var.

Herkes SEO uzmanı olursa, içerik yazarlığı yaparsa olacağı budur. İçerik üretmek, emek ister, araştırma ister ve üzerinde ciddi bir çalışmayı gerektirir.

Makale yazarlarına;

Emeğinizin karşılığını almayacağınız işlerde çalışmayın. Emek sömürüsü yapan kişiler ile iş yapmayın.

Gerçekten iyi olduğunuza inanıyorsanız, kalitenizden maddi anlamda ödün vermeyin.

Yazılarınıza değer biçen, "bu kadar eder, fiyatın çok fazla" diyenlere yol gösterin.

Sözde makale yazarlarına;

-Sırf para kazanmak için makale yazarı olup ortalığı kirletmeyin.

-"Yazı yazıyorum, ben de para kazanabilirim" diye bu işe girişmeyin. Sandığınız kadar kolay değil.

-Yazmayı, imla kurallarına uymayı ve okunabilecek bir formatta yazı oluşturmayı bilmiyorsanız "SEO uyumlu makale yazarım" diye ortalıkta dolanmayın.

-Webmaster forumlarında kampanyalar düzenleyerek kendinizi küçük düşürmeyin.

-Forumlardaki her ilana balıklama atlamayın.

-Yazamayacağınız konularda yazı işi alarak kirlilik oluşturmayın.

-Makale kelimesini "mekale, makela" yazıyorsanız hiç başlamayın.

-Özgün içerik, fayda sağlayıcı içerik nedir? bilmiyorsanız uzak durun.

Unutmayın, her içerik kral değildir. İçeriği kral yapan, sizin gerçek anlamdaki emekleriniz, çalışmalarınız ve araştırmalarınızdır.








13 Kasım 2013 Çarşamba

Tanıtım yazısı almayı düşünenler nelere dikkat etmeli?

Tanıtım yazısı, kendi sitemizi/blogumuzu başka site yada bloglarda belirli bir ücret karşılığı tanıttığımız yazılı bir reklam türü olarak tanımlanabilir.

Arama motoru Google'ın son güncellemeleri ile daha çok önem kazanan tanıtım yazıları birçok web sitesi/blog sahibinin sıkça başvurduğu bir SEO yöntemi olarak da öne çıkmaya başladı.

Peki, sitenizi/blogunuzu ya da ürün ve hizmetlerinizi konu olan tanıtım yazılarının yayınlanacağı siteleri seçerken nelere dikkat etmelisiniz?

Tanıtım yazılarınızı yayınlatacağınız site sizin için uygun mu?

Piyasada tanıtım yazısı satışı yapan çok sayıda web sitesi/ blog sahibi var. Bu yayınlar arasında ciddi trafiğe sahip ve düzenli olarak güncellenen emek harcanmış siteler olduğu gibi sırf tanıtım yazısı satışı yaparak gelir elde etmeyi düşünenlerce açılan çöp siteler de bulunuyor.

Ücret karşılığı yayınlatacağınız tanıtım yazısından maksimum fayda sağlamak için içeriğiniz ile uyumlu olabilecek siteleri/blogları seçmelisiniz. Aksi takdirde verim almanız mümkün değil.

Sayısal veriler

Tanıtım yazılarında en çok aranan kriterler Alexa, Pagerank, tekil hit, domain yaşı, güncelleme sıklığıdır. Düzenli olarak güncellenen, sıramalarda üstlerde yer alan, Alexa'da iyi bir konumda olan, domain yaşı olarak eski olan sitelerden satılan tanıtım yazıları son derece etkilidir ve fiyat olarak da diğer sitelere göre yüksektir.

Tanıtım yazısının sitedeki ömrü

Tanıtım yazılarının ömrü, yayınlandığı site ile doğru orantılıdır. Eğer tanıtım yazısı yayınlanan site herhangi bir sebepten dolayı kapanır ya da el değiştirirse tanıtım yazılarının ömrü de tamamlanmış olur. Tanıtım yazısı satın almak isteyen çoğu kişi, satanlardan yazının sitede kalıcı olmasını talep ediyor.

Bazı üçkağıtçılar tanıtım yazısını satıp parasını aldıktan bir süre sonra bu yazıları sitelerinden kaldırıyor. Bu etik bir durum değil. Dikkatli olmak lazım. Bu işlerde güven kazanmak önemli. Tanıtım yazınızın ne kadar süre yayında kalacağını kesinlikle sorun ve zaman zaman tanıtım yazılarınız ile ilgili linkleri kontrol edin. Referansı olan satıcılar ile alışveriş yapın.

Tanıtım yazısı fiyatları

Tanıtım yazılarının fiyatları, kaliteyi belirleyen en önemli unsurlardan biridir. Tanıtım yazısı satışı yapanlar arasında 5 TL isteyenler de var 20- 30 TL isteyenler de... Çok daha kaliteli sitelerdeki yazıların fiyatları ise 50- 100-150-200 TL'ye kadar çıkabiliyor.

Ucuz fiyatlara alacağınız tanıtım yazıları genelde çöp sitelerde yayınlanan türdendir. Fark yaratması ve fayda sağlaması imkansızdır. Link çöplüğüne dönen, güncel olmayan, ilgili ilgisiz birçok içeriği barındıran sitelerden tanıtım yazısı almak en büyük hatalardan biridir. Birkaç lira daha fazla verin emek harcanan sitelerden satın alın.

Ödeme seçenekleri

Tanıtım yazısı alış ve satışında süreç şöyle işliyor; Tanıtım yazısı yayınlatacağınız siteye yazınızı mail ile yollarsınız. Yazınız yayına alındıktan sonra link ve hesap bilgileri ile size iletilir. Siz de belirtilen hesaba ücreti yatırırsınız.

Genelde EFT, PayPal, şans oyunları hesapları kullanılır. Bunların hepsine sahipseniz sorun olmaz. Yalnızca birine sahipseniz sizin için ödeme yöntemi bakımından uygun olanları seçersiniz. Farklı bankalara yapılacak EFT, Havale işlemlerinde işlem ücreti alındığını da belirtmeden geçmeyeyim.