29 Eylül 2013 Pazar

Değerli içerik üretiminde nelere dikkat edilmeli?

Değerli içerik üretimi, son yıllarda internet dünyasında en çok önemsenen konuların başında geliyor. Özgün ve okuyucuya fayda sağlayıcı özellikler barındıran içeriklere ilgi artmaya başladı.

İnternet kullanıcılarına yönelik kaliteli ve özgün içerik üretenler bir adım daha önde yer alıyor. Okuyucular faydalı içerikler barındırdığını düşündükleri siteleri daha fazla ziyaret ediyor.

Bu sitelerde yer alan içerikleri başka platformlarda paylaşıyor. Böylece içeriğin anlam kazanması ve daha geniş bir kitleye yayılması kolaylaşıyor.

Peki, okur odaklı bir içerik üretirken nelere dikkat edilmeli?

Fayda sağlamayı önemseyin

İnternette merak ettiği bir konu ile ilgili araştırma yapan ya da bilgi sahibi olmak isteyen ziyaretçilerin en önemli beklentisi, doyurucu ve anlaşılabilir bilgiler içeren yazılar. Okuyucu kafasındaki soru işaretlerini gideren türden hazırlanmış içerikleri gerçekten önemsiyor.

İnternet kullanıcılarının aradığı bilgi sizin yazınızda bulunuyorsa ve yazınızı okuyanlar bundan fayda sağlamışsa sizin sitenizi/blogunuzu yeniden ziyaret etme ihtiyacı duyuyor. Yazdıklarınız gerçek anlamda fayda sağlamaya yönelikse yıllar geçse de internet ortamında referans kaynağı olarak yer alabilir.

Anlaşılır ifadeler kullanın

Okuyucuları sıkacak türden yazıların maalesef pek şansı yok. Resmi ifadelerle yazılmış ya da anlamsal bozukluklar içeren yazılar, fayda sağlamaktan çok okuyucuyu sitenizden/blogunuzdan uzaklaştırabilir.

Sıkıcı ifadeler, yazım yanlışları, uzun metinler, etkisiz başlıklar, yanlış fotoğraf seçimi, hitap tarzı bir içeriği değersizleştiren en önemli şeyler. 

Yazmak, gerçekten yetenek ve emek isteyen bir iş. Etkili ve doğru bir dil kullanarak yazılar yazan çok fazla kişi yok. Bunu tüm samimiyetimle söyleyebilirim.

Örneğin internet ortamında ücret karşılığı SEO uyumlu, kaliteli ve özgün makale yazarlığı yapan bir sürü kişi var. Bu işi gerçek anlamda hakkıyla yapan kişi sayısı ise maalesef çok az. Bu kişilerden bazıları hala ciddi yazım yanlışları yapıyor. Birçok kelimenin nasıl yazılacağını bilmiyor ve bir şekilde para kazanmaya çalışıyor.

Ücret karşılığı makale yazımı yapan birçok kişinin yazı örneklerini inceledim. Gerçekten şok oldum. İnternet ortamında ciddi bir kalitesizlik söz konusu. Bu kişilere çok komik rakamlar ile iş verenler arasında kalite bilincinden yoksun olan ve ucuz, niteliksiz iş yaptırmayı ilke edinmiş kişiler var. 

Bana da neredeyse her gün bu türden birçok makale teklifi geliyor. Hepsini geri çeviriyorum. Benim emek vererek, ciddi bir zaman harcayarak yazdığım bir yazıya 50 kuruş, 70 kuruş, 1 TL gibi bir fiyat biçilmesine gönlüm elvermez.

Kelime işçiliğinde emek sömürüsüne karşıyım. Durum böyle olunca alan da razı veren de...

Orijinal olun, taklit etmeyin

Neden orijinal içerik üretmek için emek harcamıyoruz? İşin kolayına kaçmanın başarı getireceğini mi sanıyoruz?  Her gün acaba bugün Google'da hangi kelimeler popüler, hangi kelimelerin aranma hacmi yüksek, hangi kelimeler üzerine site açsam tutar gibi kaygılarla ortalıkta dolaşan bir sürü kişi var.

Bunlar başarılı olmuş siteleri içerik bakımından taklit etmekten öte pek geçemiyor. Hatta site isimleri, tasarımlar bile benzer. Neredeyse aynı içeriklere sahip bir sürü site var. Biraz farklı bakış açısı geliştirilse emin olun çok daha kaliteli ve uzun soluklu işler çıkacak.

Popüler bir şarkı sözündeki şu cümleye bayılıyorum: "Başkası olma, kendin ol; böyle çok daha güzelsin."

Araştırın

İnternet, bilgi bakımından zengin bir hazine. İçinde temiz bilgi de var kirli olanı da... Üreteceğiniz içerikler öncesinde mutlaka bir ön araştırma yapın. Yazmayı düşündüğünüz konu hakkında neler yazılmış, neler yazılmamış, ne tür bir anlatım kullanılmış? Bunlar gerçekten önemli.

Aynı konuda, aynı başlıkla yayına alınmış bir sürü yazı örneği var. Sizin yazınızın bir farkı olmalı. Kaynak için eski kitapları, gazeteleri, dergileri tarayın. Vaktiniz varsa ve araştırmayı gerçekten seviyorsanız üşenmeyin, kütüphaneye gidin.

Geri bildirimleri önemseyin

Yazınızın okurdaki izlenimi çok önemli. Yazınıza gelen yorumlar, okurların önerileri, eleştirileri mutlaka önemsemeniz gereken şeyler. Bundan sonraki yazılarınızın daha kaliteli olması açısından okur tarafından gelen bildirimlere karşı ilgisiz kalmayın.Yorumları cevaplayın, teşekkür edin. Okurlarınız ile yakın iletişim kurmayı önemsemeniz değerli içerik üretiminizi şekillendirecek en önemli faktörlerin başında geliyor.

Bu maddelerin yanı sıra;

-Yazma sürecinde aceleci olmayın.
-Öncelikle okur odaklı yazın. Google, zaten sizin çabanızı görecektir.
-Gündemi takip edin.
-Farklı yazım tarzları geliştirin.
-Empati kurun. Kendinizi okurların yerine koyun.
-Yazınızı imkanınız varsa video, infografik türü görseller ile destekleyin.
-Kararlılık ile hareket edin.
-Yazılarıızı sakin bir ruh hali ile yazın.
-Yazmak için uygun bir mekan seçin.
-Bol bol okuyun.
-Başarılı olmuş sitelerin/blogların içeriklerini inceleyerek yazı stilleri hakkında fikir sahibi olmaya bakın.










25 Eylül 2013 Çarşamba

Reklamverenler blogunuza nasıl ulaşır?

Blogundan para kazanmak istemeyen blog yazarı yok denecek kadar az. Blog yazarak para kazanmak, en çok aratılan anahtar kelime gruplarından biri olarak öne çıkıyor.

Blog yazarlığı kavramı ile tanıştığımız zamandan beri birçok blog yazarı "blogumundan nasıl para kazanabilirim" noktasında ciddi bir çıkış yolu arıyor.

Öncelikle blogunuzdan para kazanmanın "imkansız" olmadığına inanın. "Blog yazarak para kazanmak", hemen gerçekleşecek bir süreç değil.

Blogunuzun üzerine düşmeniz, emek harcamanız, içerikleri özgün bir şekilde üretmeniz ve en önemlisi sabırlı olmanız gerekiyor.

Sabırlı olmak, blogunuzdan para kazanmanın önünü açacak en önemli şey. Blogunuzdan gelir elde etmenin bazı yolları var. Bunlar; tanıtım yazısı satışı, banner reklam, blog çekilişi, Google Adsense vb. reklam programları, advertorial çalışmalar, içerik yazarlığı...

Bu gelir modellerini kullanarak blogunuzdan para kazanmanız mümkün. İlk başlarda kazanacağınız miktar düşük olsa da belli bir kalite tutturduktan sonra geliriniz daha da artacak.

Blogunuzdan daha çok para kazanmak istiyorsanız markaların, reklamverenlerin çekim alanlarına girmeniz gerekiyor.

Reklamverenlerin bloglarda aradığı birtakım kriteler (özgünlük, hedef kitle, tekil kullanıcı sayısı, güncellik) elbette var.

Peki,  genellikle reklam ve tanıtım çalışmalarını internetteki siteler/bloglar üzerinden yürüten reklamverenler size nasıl ulaşacak? Bunu hiç düşündünüz mü?

Bu yazımdan markaların, reklamverenlerin sizin blogunuza nasıl ulaşabileceği ile ilgili bilgi vermek istiyorum.

Reklamverenler blogunuza nasıl ulaşır?

Arama motoru üzerinden

Reklamverenlerin blogunuza ulaşmasının en temel yolu arama motoru üzerinde yapacakları sorgulardır. Örneğin reklam ve tanıtımda blogların gücünü keşfeden şirketler/markalar ürün, hizmet tanıtımı konusunda size ulaşabilir.

Son çıkan tablet bilgisayarları özgün ve kullanıcılara fayda sağlayıcı bir şekilde incelediğiniz, hatırı sayılır bir takipçi kitlesine sahip teknoloji blogunuzun olduğunu varsayalım. Türkiye'deki tablet bilgisayar piyasasına yeni giriş yapan bir tablet üreticisinin ya da o firmanın Türkiye temsilcisinin sizin blogunuza ulaşma ihtimali oldukça yüksektir.

Firmanın reklam ve tanıtım faaliyetlerini  yürüten kişiler önce arama motorlarını kullanarak reklam verebilecekleri, nitelikli mecraları tespit etmek için bir ön çalışma yaparlar. Bu mecraların sahiplerine telefon, mail ya da sosyal medya hesaplarından ulaşırlar. Bu araştırma çalışmaları kapsamında sizin de blogunuza ulaşmaları mümkün.

Medya Planlama Ajansları aracılığı ile

Medya planlama ajansları, reklamveren şirketler ile reklam yayınlayan mecralar arasında bir köprü görevi gören kuruluşlardır. Marka, reklam vermek istediğini ve reklam bütçesini çalıştığı medya planlama ajansına iletir.

Medya planlama ajansı bütçe doğrultusunda markanın en çok verim alabileceği reklam modelleri ve mecraları üzerine çalışmalara başlar.

Örneğin 1 milyon lira bütçesi olan bir marka, iş yaptığı ajanstan bu bütçenin 300 bin lirasının internet reklamları olarak kullanılmasını talep edebilir. Medya planlama şirketi de portföyünde olan internet yayıncılarına teklif götürebileceği gibi, yeni yayıncı arayışında da bulunabilir. Bu arayış sırasında blogunuza ulaşabilirler.

Bunun yanı sıra içeriğine ve hedef kitlesine güvendiğiniz bir blogunuz varsa medya planlama ajanslarının kapısını siz de çalarak onların yayıncı portföyüne dahil olabilirsiniz.

Blog takipçileriniz arasında reklamverenler de olabilir

Blogunuzu takip edenler arasında şirket çalışanları, yöneticileri ve potansiyal reklamverenler de bulunabilir. Siz ziyaretçilerinizin gerçek kimliğini bilmediğinizden dolayı çoğu zaman bunun farkında olmazsınız. Blogunuzda ürettiğiniz içeriklerden memnun olan ve reklam verdiği takdirde verim alabileceğini düşününen ziyaretçileriniz müşteriniz olabilir.

Forum siteleri üzerinden

Forum sitelerine üyeliğiniz varsa ve daha önce reklam- tanıtım ile ilgili bir ilan bırakmışsanız ilanınız ile ilgilenen reklamverenler olabilir. Webmaster forumlarında her gün online olan ve yeni siteler keşfetmeye çalışan bir kitle var. Bu kitlenin üyeleri blogunuza banner reklam, tanıtım yazısı verebilir. Ayrıca sizin ilanınızı reklam vermek isteyenlere tavsiye eden başka üyeler de olabilir.

Sosyal medya üzerinden

Sosyal medya üzerinde aktif olarak varsanız ve düzenli paylaşımlarda bulunuyorsanız sosyal medya takipçileriniz arasında da reklamverenler olabilir. Birçok markanın, şirketin ya da bireysel reklamverenin sosyal medya hesabı var ve yeni mecralar arayışındalar. Sosyal medyada fark yaratmanız için sosyal medyaya profesyonel anlamda hükmedecek potansiyele sahip olmaya yoğunlaşın.

Tavsiye ile

Blogunuzu takip eden kişilerin bağlantılı olduğu şirketler, markalar olabilir. Bu kişiler sizi bağlantılı olduğu kuruluşlara önerebilir. Bu da size reklam kapılarını açabilir. Bunun örnekleri de son derece fazla. Üreteceğiniz kaliteli içeriklerle fark oluşturmanız önemli.









23 Eylül 2013 Pazartesi

Bloglar için rakip analizi önerileri

Blog yazarları arasında rekabet olduğunu ya da olabileceğini hiç düşündünüz mü? İnternette birçok web sitesinin rekabet halinde olduğunu biliyoruz.

Daha fazla ziyaretçi çekmek, reklam gelirlerini artırmak, arama motoru sıralamasında üst sıralarda yer almak birçok web sitesi sahibinin istediği bir şey.

Ben bu rekabetin blog yazarları arasında da yaşanabileceğini düşünüyorum.

Çünkü internet ortamında binlerce blog var. Bu bloglar içinde aynı ya da benzer konulara sahip olanları da var. Sadece kişisel ya da tematik olarak yayın yapanlar da...

Dolayısıyla aradan sıyrılmak ve daha iyi bir konuma ulaşmak için birtakım girişimlerde bulunmak  isteyen blog yazarları mutlaka çıkacaktır. Bu da doğal olarak bir rekabet ortamını doğurabilir.

Bana bu konu ile ilgili geçmiş dönemlerde birkaç blog yazarından mail gelmişti. Kendilerine rakip olarak gördükleri ve kendi bloglarından daha iyi bir konumda bulunan bloglar ile rekabet etmek için neler yapılması gerektiğini soranlar olmuştu.

Bu yazımda bana gelen e-maillerdeki sorulardan da yola çıkarak blog sahipleri için birkaç rakip analizi önerisinde bulunmak istedim.

Bloglar için rakip analizi önerileri

-Hali hazırda rakip olarak gördüğünüz blogları tespit edin.
   
-Sizin hedeflediğiniz anahtar kelimelerde yapılan aramalarda organik olarak üstte çıkan blogları tespit edin.

 -Blogunuza rakip olarak gördüğünüz bloglar hakkında arama motorlarında bir araştırma yapın. (O blog hakkında kim neler yazmış, söylemiş, paylaşmış?)




-Blog konunuz ile aynı ya da benzer içerikleri Twitter ve Facebook gibi sosyal ağlarda paylaşan blogları tespit edin.
   
-Sizin hedef kitlenizin takip ettiği başka blogları da tespit edin.

-Rakip olarak gördüğünüz blogların temalarını, yerleşimlerini inceleyin.

-Rakip olarak gördüğünüz blogların reklam yerleşimlerine dikkat edin.

- İçerik paylaşım sıklığını gözlemleyin. (Günlük, haftalık, aylık vb.)

-Sosyal medya sitelerindeki paylaşımlarına dikkat edin. (Ne tür içerikler paylaşılıyor? Video, yazı, fotoğraf, infografik)

- Rakip blogda olup da sizin blogunuzda olmayan eklentileri, sayfaları tespit edin.

-Alexa, Pagerank gibi değerleri kıyaslayın.

-Konuk yazar alıp almadıklarını kontrol edin.

-Blog çekilişi düzenleyip düzenlemediklerine bakın.

-Hangi sosyal ağları kullandıklarına ve hangilerinde daha fazla aktif olduklarına bakın.




20 Eylül 2013 Cuma

Videolarınızdan para kazanmak ister misiniz?

Video paylaşım sitesi Youtube, son yıllarda internetten para kazanmak isteyenler için bir alternatif olarak öne çıkmaya başladı.

Uzun zamandır yurt dışında Youtube üzerinden para kazanan kişiler olmasına karşın Türkiye’de birkaç ay öncesine kadar Youtube üzerinden para kazanmak oldukça zordu.

Şimdilerde ise Youtube'ye eklediğiniz videolar sayesinde para kazanabiliyorsunuz. Youtube'ye yüklediği videolar sayesinde ciddi kazanç elde eden kişiler var. Siz de bu kişilerden biri olabilirsiniz.

Youtube'den para kazanma fikri mantıklı. Peki, nasıl kazanacağım?

Öncelikle bir Google hesabınızın olması lazım. Sonra bu hesap ile birlikte Youtube'ye giriş yapmanız gerekiyor. Daha sonra videolarınızı yayınlayacağınız kanallar (teknoloji, müzik, amatör vb.) oluşturmalısınız. Oluşturduğunuz bu kanallarda kendi ürettiğiniz videolarınızı yayınlamaya başlıyorsunuz.

Youtube'ye yüklediğiniz videolar sayesinde para kazanmanız için bir Google Adsense hesabına ihtiyacınız olacak. Adsense hesabınız varsa Youtube ile entegre etmeniz gerekiyor. Adsense başvuruları bazen kısa sürede onaylanabildiği gibi bazı durumlarda da onaylanma süresi uzayabiliyor. Hatta başvurusu reddedilen kullanıcılar da var.

Youtube'den para kazanma mantığı da web sitelerinizde, bloglarınızda yayınladığınız Adsense reklamları ile aynı mantıkla çalışıyor. Videonuzu ne kadar çok kişi izlerse ve yerleştirdiğiniz videolar ne kadar çok tık alırsa o kadar çok para kazanmanız mümkün. Kanalınızdaki her videoya reklam yerleştirmeniz kazancınızın daha çok artmasını sağlayabilir.

Ekleyeceğim videolar ile ilgili bir sınırlama ya genel kurallar  var mı?

Youtube'a birçok kategoride video ekleyebilirsiniz. Ancak ekleyeceğiniz videoların mümkün olduğunca özgün olmasına dikkat etmenizde fayda var. Örneğin iyi yaptığınız bir yemeğin yapılış evrelerini içeren bir video çektiniz. Bunu Youtube'ye gönül rahatlığı ile ekleyebilirsiniz. Bu video yemek meraklıları tarafından ilgiyle izlenebilir, paylaşılabilir.

Yükleyeceğiniz videoların telif hakkı içermemesine dikkat etmeniz çok önemli. Müzik videolarında telif hakkı MÜYAP'a ait olanlar, diziler, maçlar, dizi capsleri, logosu bulunan videolar banlanma riskinizi arttırabilir.

Para kazanmanıza engel olmayacak video türleri genel olarak şunlar;


-Kedinizi ya da köpeğinizi videoya kaydettiniz ve arka planda telif hakkı olan bir müzik yok.

-Videonuz telif ücreti içermeyen müzik içeriyor ve şartlarının doğrudan bir bağlantısını kullanarak ticari kullanım haklarını kanıtlayabiliyorsunuz.

-Videonuzun içeriğini arkadaşınız oluşturdu ve kendisi bu içeriği kullanabileceğinizi ve bundan para kazanabileceğinizi yazılı olarak belirtti.

-Orijinal müziği kendiniz  çalarak ya da söyleyerek oluşturdunuz ve bir plak şirketiyle anlaşma yapmadınız.

Para kazanamayacağınız video türleri de bunlar:

-Videonuz iTunes'tan satın aldığınız müziğe veya televizyondan kaydettiğiniz içeriğe sahip.

-Sanatçının açık izni olmadan sevdiğiniz bir şarkıyı yorumladınız.

-Başkaları tarafından oluşturulan içeriğin bir derlemesini birlikte düzenlediniz. Dehşete düşürme veya nefret ettirme amaçlı şiddet ve/veya çıplaklık barındıran içerik.

Telif haklarına ve Google Adsense politikalarına uyduğunuz sürece videolarınızdan para kazanmaya devam edersiniz ve banlanma riskiniz olmaz.

Eğer biraz uğraşır özgün ya da bildiğiniz şeyleri üşenmeden videoya çekerseniz güzel paralar kazanabilirsiniz. Adsense hesabı olan site/blog sahipleri Youtube'den ürettikleri özgün videolar sayesinde para kazanmak için çalışmalar yaparlarsa aylık ödeme alt limiti olan 100 $'a ulaşmanız biraz kolaylaşabilir.

Unutmayın, emek olmadan yemek olmaz!


19 Eylül 2013 Perşembe

Daha iyi bloglar için bunlara dikkat!

İnternet ortamında milyonlarca blog yer alıyor. Bu blogların arasında düzenli olarak güncellenen, binlerce takipçisi olanlar da var çöp blog haline dönmüş olanları da...

Her işte olduğu gibi bloglarda da kaliteli ve etkili yayıncılık önemli bir kriter. Peki, bir blogun gerçek anlamda kaliteli sayılabilmesi için neler gerekli?  Hiç düşündünüz mü?

Daha nitelikli bir blog yazarlığı yapabilmek adına çalışmalarımı sürdürürken birçok blogu da inceleme fırsatı yakalıyorum. Gözlemlerim doğrultusunda kaliteli ve gelecek vaat eden bir blogun sahip olması gerekenler hakkında birkaç şey yazmak istedim.

Blogun çapı önemli

Bloglar genel ve tematik olarak iki ana grupta toplanabilir. Gözlemlerim doğrultusunda tematik blogların daha etkileşimli ve dikkat çekici yayınlar olduğu kanısına vardım.

Tematik bir blogda ele alınan konuların takipçileri de o konular ile doğrudan ya da dolaylı bir şekilde ilgilenen kişilerden oluşuyor. Dolayısıyla belli bir takipçi kitlesi var. Bu tür blogları, karşılıklı iletişim ve etkileşimin had safhada olduğu bloglar olarak tanımlayabilirim.

Sağdan soldan toparlanan, her konu hakkında içeriklerin yer aldığı bloglar, bana en başından beri samimi gelmiyor. Bu tür bloglarda ziyaretçi kaygısı biraz daha fazla. Bu yüzden her tarz içerik bulmak mümkün. Bu da zamanla bir kirliliği de beraberinde getiriyor.

Kişisel olup ta yazarının gözlemleri doğrultusunda birtakım özgün içeriklerin yer aldığı blogları konumuz dışında tuttuğumu belirteyim.
 
Orijinal bloglar oluşturulmalı

Blog sitelerindeki tek tipleşme de dikkatimden kaçmadı. Örneğin;  Webrazzi gibi hareket eden, neredeyse aynı içeriklere yer veren birçok site/blog var. Sosyal medya, internet girişimciliği vb. konular popüler diye illa ki bu alana yönelmek gerekmiyor. Alt başlıklar da düşünebilir.

Öncelikle gerçekten keyif alınan konularda başarılı içerikler üretilmeli. Blog yayıncılığında özgünlük asla ikinci plana itilmemeli. Taklitten mümkün olduğunda uzak durulmalı. Bloglar için özgün içerik candır.

Blogun teması sık değişmemeli

Blog yazarlarının çoğu sık sık tema değişikliğine gidiyor. Bu da hem ziyaretçiler açısından hem de arama motorları açısından sıkıntılı bir durum. Tema seçimini baştan kullanışlı, gözü yormayacak ve ziyaretçileri sıkmayacak bir şekilde yapmak lazım.

Bazı bloglara bakıyorum gerçekten çok güzel temaları var ancak içerik bakımından sıfır durumdalar. Unutmayın, bir blogu ayakta tutan en önemli unsur kaliteli, fayda sağlayıcı özgün içeriklerdir. Görsellik tabiki önemli ama içerik yoksa ne yapılacak? 

Sosyal ağlardaki paylaşımlar güncel olmalı

Sosyal ağlar, blogların daha fazla kişiye ulaşması için önemli bir işleve sahip. Buralardaki paylaşımların sıklığı ve takipçiler ile diyalog kurmak blog yazarına artı puan kazandıracak. Blogunuzun düzenli olarak güncellenmesinin önemli bir unsur ancak sosyal medya hesaplarınızın da aynı şekilde düzenli olarak güncellenmesi de önemli.

Sosyal ağlarda organik takipçi edinmek, bir blogu şaha kaldıracak en önemli adımlardan biri. Sizi fayda sağlayıcı içerikler ürettiğiniz için kendi isteği takip eden kişiler, yazılarınızı paylaşabilir, yorumlayabilir. Bu da sizin organik bir şekilde arama  motoru sıralamalarında üst sıralarda yer almanıza olanak sağlar.

Blog ve yazar hakkında bilgiler yer almalı

Blogunuz hakkında detaylı bilgilerin (amacınız vb.) yer aldığı bir sayfanız mutlaka olmalı. Bunun yanı sıra kendinizden bahsetmeyi de (kariyeriniz, blog yazarlığı tecrübeniz, eğitim durumunuz, projeleriniz vb.) ihmal etmeyin.

Blogunuzu ziyaret edenler hem sizin hakkınızda  hem de blogunuz hakkında bir şeyler öğrenmek  isteyecektir. Blogumda yer alan "Hakkımda" sayfası sayesinde birçok kişi bana ulaştı ve fikir alışverişinde bulundu.

Reklam dengesi iyi kurulmalı

Blog yazarak para kazanmanın birçok blog yazarının en büyük isteği olduğunu gayet iyi biliyorum. Bana gelen maillerde de bu sıkça dile getiriliyor. Yeni açılan bloglarda içerikten çok reklamların öne çıkması blogun geleceği açısından sakıncalı bir durum.

İlk başlarda içeriğe yatırım yapılmalı. Reklamlar ile blog çöpe çevirilmemeli. Ayrıca bloga reklam yerleşimleri de ziyaretçilerin canını sıkmayacak ve onları blogdan soğutmayacak şekilde olmalı.

Hitap tarzınıza dikkat etmelisiniz

Geçenlerde blogumu takip eden biri bana bir e-posta gönderdi. E-postada blogumdaki üst başlıklardan birine eleştiri vardı. Maili gönderen arkadaş biraz dozu aşmış. Yazarken de biraz hiddetlenmiş. Arkadaşın eleştirisi ve önerileri "siz" ile başladı mailin ortalarına doğru "sen" oldu ve sertleşti. Sonu yine "siz" olarak bitti.

Ben de bu kibar bir şekilde cevapladım ve mailinin hatalı içerikler içerdiğine dair yapıcı bir yanıt verdim. Eleştiriye açık biriyim ancak dayatmalara ve kendi yaptığım çalışmalara müdahale edilmesine izin veremem.

İster bir blog yazarı olun ister bir okur... Hitap şeklinize, yazılara bıraktığınız yorumlara mutlaka dikkat edin. İnsanlara kendi istediklerinizi, içinizde yarım kalanları yapmaları konusunda dayatmalarda bulunamazsınız. Bu etik değil zaten. Sevmeseniz de, beğenmeseniz de saygı duymayı bilmelisiniz. Maalesef bu konu hakkında duyarlılık yeterli düzeyde değil.

Sizin de bu konu hakkında önerileriniz varsa yorum yazabilirsiniz.







18 Eylül 2013 Çarşamba

Melek yatırımcılara ulaşmak isteyenlere öneriler

Melek yatırımcı kavramını son yıllarda sıkça duymaya başladık. Peki, hiç merak ettiniz mi? Melek yatırımcı kimdir? Projelere nasıl destek sağlar?

Melek yatırımcı; başlangıç aşamasında olan bir iş fırsatına, projeye ilerleyen süreçte büyümesi ve gelişmesi için sermaye desteği sağlayan, bilgi aktaran kişi olarak tanımlanabilir.

Konuyu biraz daha açalım. Örneğin sıfırdan başladığınız ve çok ses getireceğine inandığınız bir internet projeniz var.

Projenizin daha çok büyümesi, gelişmesi ve size para kazandırması için ciddi bir maddi desteğe ihtiyacınız var. Çevrenizde de sizi anlayan, destekleyecek sağlam bir finans yapısına sahip olan kişi ya da şirketler yok.

Ne yapacaksınız? İşte melek yatırımcı dediğimiz kişiler bu noktada devreye giriyor. Ancak melek yatırımcıların gözüne girmek ve ciddi bir destek almak öyle çok kolay değil.

Melek yatırımcılardan yatırım desteği almak
internetteki çoğu sitede çok kolay bir işmiş gibi anlatılması acemi girişimcileri, kolay yoldan zengin olma hayali kuran sözde girişimcileri cezbediyor. Peki, melek yatırımcılardan destek almak gerçekten kolay mı? Tabiki hayır.

 Sadece fikir yetmez!

Çok iyi bir fikriniz olabilir. Ancak iyi bir fikrinizin olması hemen girişimci sermayesi ya da melek yatırımcının kapısını çalarak destek alacağınız anlamına gelmez.

Melek yatırımcı her şeyden önce sizin bu fikir üzerinde ne kadar süredir çalıştığınızı, bu fikri ne kadar somut bir hale getirdiğinizi merak eder. Melek yatırımcıların karşısına donanımlı ve kendinizden emin bir şekilde çıkmalısınız.

Şunu bir düşünün... Hiç tanımadığınız bir kişiye projenizi, yapmak istediklerinizi sınırlı bir süre zarfında anlatacaksınız. Karşınızdaki kişi ikna olursa, projenizde ışık görürse size yatırım desteği sağlayacak. Aynı kişinin kapısını yüzlerce girişimci adayı çalabilir. Sizin projenizin yatırım alabilme ihtimali yüzde kaç?

 Kendinizi ve projenizi en iyi şekilde ifade etmelisiniz

"Ben projeme güveniyorum, yatırım desteği alacağıma da inanıyorum" diyorsanız öncelikle melek yatırımcıların bir listesini çıkarmanız gerek. Yatırım yapan kişileri bulduktan sonra hazırladığınız proje dosyalarınız ile, ürün prototipleriniz ile bu kişilerden randevu talep etmelisiniz.

Öncesinde profesyonel bir şekilde göndereceğiz bir mail ya da etkili bir telefon görüşmesi de önünüzü açmada yardımcı olabilir. Bu iki iletişim kanalını etkili bir şekilde kullanamazsanız yüz yüze görüşme şansını kaçırabilirsiniz.

Bu adımları geçtiğinizi varsayalım. Yüz yüze görüşme esnasında  projeniz için karşınızdaki kişiyi ikna etmeyi başarırsanız, sizin bu işte kararlı olduğunuzu anlarsa yatırım alma yolunuz açılabilir.

Melek yatırımcının size soracağı soruları en iyi şekilde ve soğukkanlılıkla cevaplayarak onu tatmin etmelisiniz. Bazı durumlarda, projeye bağlı olarak somut bir şeylerle de yatırımcıların karşılarına çıkmanız gerekebilir. Örneğin, sunmayı düşündüğüz ürün bir web sitesi ise yatırımcıların karşısına sadece fikrinizle çıkamazsınız.

Eğer çıkarsanız alacağınız başarısız olma şansınız çok yüksek. Böyle bir durumda "beta" adı verilen bir test ürünüyle karşılarına çıkmalısınız. Bazen çok zamanınız olmayabilir, aynı şekilde melek yatırımcıya kendinizi ifade etmekte sıkıntı yaşayabilirsiniz. Bu yüzden projeniz ile ilgili bir demo yapmanızda yarar var. Bu demonun belli bir formatı yok yani bir video ya da bir powerpoint sunum ya da bir e-kitap olabilir.

Melek yatırımcıların yatırım desteği sağladığı projelerden beklentisi karlılık. Kimse kar yapmayacağı bir iş koluna keyfi olarak girmek istemez.

Melek yatırımcıların desteklediği şirketler ilerleyen süreçte zarar ederse melek yatırımcı da girişimci de zarar etmiş oluyor. Kâr ederlerse de beraber kâr ediyorlar.

Bu konu ile ilgili yazılar devam edecek.







17 Eylül 2013 Salı

Evden çalışmanın avantajları ve dezavantajları neler?

Home office yani evden çalışanların sayısı her geçen gün artıyor. Artık birçok şirket, şirket binalarını sadece toplantı ve sosyalleşme mekanları olarak kullanıp, evden çalışma düzenine geçmeye başladı. Şirketlerin işine geliyor da, çalışanların  işine geliyor mu acaba?

Bu yazımda genellikle evden çalışan biri olarak home office çalışma konusuna değinmek istedim.

Öncelikle kendi home ofis çalışma sisteminden biraz bahsedeyim. Sabah saatlerinde İstanbul'un yoğun trafiğini ve toplu taşıma araçlarındaki kalabalığı çekmek zorunda kalmıyorum. 

Mesaime en rahat kıyafetlerimle, home office olarak dizayn ettiğim odamda başlıyorum. Her ne kadar evde çalışan biri olsam da disiplinli olmayı seviyorum.

Kısaca home ofisimimden bahsedeyim. Yaklaşık 10 metre kare olan odamda bir masa üstü bir de laptop olmak üzere 2 adet bilgisayarım var.

Laptop 7 senelik olduğu için onu çok fazla yormak istemiyorum. Biraz ısınınca çalışması zorlaşıyor. Son aylarda masa üstü bilgisayarımda çalışıyorum.

Bunların yanısı sıra bir adet çekmeceli çalışma masası, rahat bir yönetici koltuğu, başucu kitaplarımın yer aldığı bir kitaplık ve bir adet de normal bilgisayar masası var.

Akvaryumculuğa da merakım olduğu için 70 cm uzunluğunda bir akvaryumum da var. Balıklarım mola anlarımda beni dinlendiriyor.

Ofis düzenimden şimdilik memnunum. Yakın bir zamanda değişikliğe gitmeyi pek düşünmüyorum.

Çalışırken herhangi birinin baskı altında olmamak güzel bir şey. Emir veren ya da işlerin yetişmesi için tepemde duran birileri yok. Böyle bir ortam olmadığı için daha üretken olabiliyorum.

İş stresi, birçok kişiyi ciddi anlamda yıpratıyor. Ben de stresli olabiliyorum ancak mola anlarımda dengeyi kurabiliyorum.

Güne maillerimi kontrol ederek başlıyorum. Birkaç e-posta hesabım olduğu için gün içinde ciddi bir e-mail trafiği yaşıyorum.

Daha sonra günün öne çıkan başlıklarını bir önceki günden kalanları analiz edip iş planı çıkarıyorum.

Belli bir mesai saatim olmasa da işe başlama saatimi hafta içi her sabah saat 8 olarak ayarladım. Mesaim genelde 18:00 -19:00 gibi bitiyor. Aylardır bu şekilde devam ediyorum.

Öğle yemeği molası, kahve molası gibi her şirket ortamında olan zaman dilimlerim var. Hafta sonu biraz keyif yapıyorum. Hafta içi kadar uzun çalışmasam da hafta sonları da bazen birkaç saat çalışıyorum.

Evde çalışmak bazen zor olsa da genel olarak memnun olduğum bir durum. Araştırarak, kitap okuyarak, yeni siteler keşfederek, yeni insanlar tanıyarak belki normal bir şirket ortamında edinemeyeceğim tecrübelere sahip oldum.

Evden çalışmak, herkese ciddi katkılar sağlayacak bir yapı değil. Bu yüzden bu tür bir çalışmaya gerçek anlamda hazır olup olmadığınıza karar vermeniz lazım.

Evden çalışmak kimler için uygun?

-İnternet tabanlı işler (haber sitesi yönetimi, SEO hizmetleri, sosyal medya pazarlama, makale yazarlığı, blog yazarlığı, e-ticaret sitesi yönetimi vb.)

-Gazetecilik (Haber üretimi, röportaj, araştırma yazıları, makaleler, gazete tasarımı vb.)

-Fotoğrafçılık (Moda fotoğrafçılığı, haber fotoğrafçılığı, ürün fotoğrafçılığı vb.)

-Reklamcılık (Reklam tasarım, reklam planlama, online reklamcılık vb. )

-Danışmanlık (Şirketlere ya da kişilere her türlü danışmanlık hizmetleri vb. )

-Satış, pazarlama (Telefonla ürün satışı, internetten ürün satışı, e-ticaret siteleri ürün satışı vb.)

-AR-GE (Çalışılan alan ile ilgili araştırma-geliştirme faaliyetleri, projeler hazırlama vb.)

-Tasarım (Giyim, mobilya, ürün, gazete-dergi, web tasarım vb.)

-Editörlük (Kitap-dergi-gazete-web sitesi editörlük hizmetleri vb.)

-Redaktörlük (Basılı ya da online yayınlar için düzeltmenlik hizmetleri vb.)

-Emlakçılık ( Online emlak portalı yönetimi, emlak danışmanlığı, proje danışmanlığı, home ofis emlakçılık hizmetleri  vb.)

-Mimar- mühendis (Her türlü proje, plan çizimi vb. )

Yukarıda saydığım meslek gruplarının dışındaki birçok meslek için de evden çalışılabilir. Yeni iş kurup da serbest çalışmak isteyen ve ofis için başlangıç giderlerini üstlenemeyenler için de evden çalışma uygulanabilir ve az maliyetli bir fikir.

Evden çalışmanın çalışanlar açısından avantajları

-Sabahları ve akşamları servisi kaçırma endişesi bitiyor.

-Pazartesi sendromu ortadan kalkıyor.

-Arabanın benzin masrafı azalıyor.

-İşe gitmek ve eve dönmek için yol parası ödeme derdi sona eriyor.

-Sabah ve akşam trafiğine takılma çilesi olmuyor.

-Yüksek sesle konuşan ve dedikoducu mesai arkadaşları olmuyor.

-Sürekli soru soran birilerini cevaplamakla uğraşmıyorsunuz bitiyor

-Başkalarının işini yaparak işinizin bölünmesi söz konusu olmuyor.

-Kahvaltı yapmadan mesaiye başlama gibi bir durum olmuyor.
   
-Sürekli çalan telefonlarla boğuşmak durumunda değilsiniz.

-İzin almanızı gerektirecek bir durum söz konusu olduğunda  "Nasıl izin alacağım?" derdi olmuyor.

-Emziren kadınlar için evden çalışmak bebeğin emzirilmesi açısından kolaylık sağlıyor.

Evden çalışmak güzel bir fikir. Peki, bunun hiç mi dezavantajı yok diye sorabilirsiniz. Evden çalışmanın güzel yanları olduğu gibi olumsuz yanları da var.

Evden çalışmanın dezavantajları

-Evde çalıştığınız zaman iş ve ev yaşamını birbirinden ayırmak zorlaşıyor. (Kendi oto kontrol mekanizmanızı sağlamanız gerekli.)

-Mesai saatleriniz ofiste çalışırken olduğu gibi kati bir saatte sona ermeyebiliyor, geç saatlere kadar çalışabiliyorsunuz. (Bazen sabaha kadar çalıştığımı biliyorum.)

-Çalışma arkadaşlarınızla yüz yüze iletişim kurarak sağladığınız interaktivite evden çalışırken çoğu zaman gerçekleşmiyor. (Ev ortamı bazen insanı çok bunaltıyor. Konuşacak, şakalaşacak birilerine ihtiyacınız olabiliyor.)

-İş akışında kopukluk oluşabiliyor. (Alışveriş yapma, para çekme, fatura ödeme, ev temizliği vb. hesapta olmayan durumlar)

-İş yeri bir sosyalleşme alanı olduğundan, evde kaldığınız süre boyunca bu sosyalleşmeden uzak kalmış oluyorsunuz. (Asosyal bir yapıda olanlar için daha da sıkıntılı bir durum)

-Evde çalışan kadınsa, çocukla ilgilenmek durumunda kalmak çalışmayı engelleyebiliyor. (Yemek, temizlik, emzirme, uyutma, oyun oynama vb.)

Evden çalışanların, çalışmayı düşünenlerin bu konu hakkındaki görüşlerini ve yorumlarını bekliyorum.

Siz ne gibi zorluklar yaşıyorsunuz?

Evde çalışmanın size kattıkları neler?

Sizden aldıkları neler?

Not: Home ofis çalışmak konusu ile ilgili daha farklı yazılar da yazacağım.
 



















15 Eylül 2013 Pazar

Sayfa gösterim sayısını nasıl artırabilirsiniz?

Blogunuzun sayfa görüntülenme sayısından memnun musunuz? Sayfa gösterim sayısını artırmak için neler yapılabileceği hakkında fikriniz var mı?

Bu yazımda bloglar için aslında yeterince önemseyen sayfa gösterim sayısını nasıl arttırabileceğiniz hakkında birtakım bilgiler vermek istiyorum.

Sayfa görüntüleme sayısı, görüntülenen sayfaların toplam sayısı olarak ifade ediliyor. Tek bir sayfanın yinelenen gösterimleri de sayılıyor. Blogunuzu ziyaret eden kullanıcılar her sayfa yenileme isteği gönderdiğinde sayfa görüntülenme sayısı birer birer artar.

Sayfa görüntülenme sayısının artması, ziyaretçilerinizin blogunuz ile ne kadar ilgili olduğunun da bir göstergesidir Sayfa görüntülenme sayısı arttıkça blogunuzu ziyaret edenlerin blogunuzdan hemen çıkma oranları da düşüşe geçecektir.

Google Analytics sayesinde bu verileri anlık, günlük, haftalık, aylık ve yıllık olarak görüntülemeniz mümkün. Bu yüzden blog sahiplerinin bloglarına mutlaka bir Google Analytics İzleme Kodu eklemelerini tavsiye ediyorum.

Sayfa gösterim sayısını artırmak ve blogunuzdan hemen çıkma oranını düşürmek için neler yapabilirsiniz?

Konuyla ilgili diğer yazıları da gösterin

Blogunuzu ziyaret eden bir ziyaretçi okuduğu yazıyı faydalı bulursa o konu hakkında yazılmış diğer yazıları da okumak isteyecektir. Bu da ziyaretçinin doğal olarak blogunuzda daha fazla vakit geçirmesine katkı sağlayacaktır. Blogunuzda kullanacağız birtakım eklentiler ile  benzer yazıları göstermek sayfa gösterim sayısını artıracağı gibi hemen çıkma oranını da düşürecektir.

Sizin blogunuzda hala bir ‘Hakkımda’ sayfası yok mu?


Cevabınız "evet" ise en kısa zamanda kendiniz ile ilgili bir sayfa oluşturmanızı öneriyorum. Kendinizle ilgili bilgilerin yer aldığı bir sayfa ziyaretçilerin ilgisini çekecektir. Blogunuzdaki yazıları beğenen, yorumlayan ziyaretçiler sizi daha yakından tanımak isteyecektir.

"Hakkımda" sayfası ziyaretçilerin orayı ziyaret etmesini sağlayacağı gibi sayfa gösterim sayınızda artışı da sağlayacak. Medya İstasyonu'nunda oluşturduğum "Hakkımda" sayfasını ziyaret eden birçok kişi var. Hatta bu sayfa sayesinde benimle yüzyüze görüşmek, fikir alışverişinde bulunmak isteyen kişiler de çıktı. Bence çok faydalı ve etkili. Mutlaka deneyin.

"Popüler Yazılar - Seçme Yazılar" eklentisi kullanın

Blogunuzun sayfa gösterim sayısını artırmak için kullanabileceğiniz bir diğer eklenti de "Popüler Yazılar" eklentisi olmalı. Blogunuzdaki en iyi yazıları, en çok okunan yazıları yan tarafta ziyaretçilerinize göstermek etkili bir yöntem olacaktır. Medya İstasyonu'nun sağ tarafında "Popüler Yazılar" eklentisini görebilirsiniz. Bu eklenti sayesinde yazılarım daha fazla okundu. Dolayısıyla arama motorunda da hedef anahtar kelimelerde üst sıralarda yer almaya başladı.

Yazılarınıza yapılan yorumlar önemli

Yazılar kadar yazıların altına yazılmış yorumları da okumayı seven birçok insan var. Eğer ziyaretçilerinizi yazınıza yorum yapmayı ikna edebilirseniz insanlar bu yorumları okumaya gidecektir. Blogunuza yorum yapanlar yorumuna için verilecek cevapları okumak için tekrar sitenizi ziyaret edecek.

Ben Medya İstasyonu'ndaki yazılarıma yapılan yorumları ciddi anlamda önemsiyorum. Okur yorumları benim için son derece önemli. Yapılan yorumlara cevap yazıyorum. Bu aynı zamanda ziyaretçilerinizi de önemsediğinizin somut bir göstergesi.  Sayfa gösterimini artırmak için ziyaretçilerinizi yorumculara dönüştürmek önemli.

Blogunuzundan dışarıya giden linkleri kaldırın ya da azaltın


Buna belki birçoğunuz sıcak bakmayacaksınız ancak dışarıya giden linkleri kaldırmanız ya da azaltmanız ziyaretçilerin sitenizde daha fazla zaman geçirmesini, yazılarınızın daha fazla okunmasını sağlayacak. Dışarıya giden linklerin fazla olduğu sitelerde ziyaretçiler çok fazla durmuyor.

Ziyaretçilerin blogunuzdan/ sitenizden nasıl ayrıldığını hiç merak ettiniz mi?

1- Geri düğmesine basarak ayrılmak
2- Adres çubuğuna başka bir web sitesinin/blogun ismini yazarak ayrılmak
3- Tarayıcının arama kutusuna bir arama terimi yazarak ayrılmak
4- Web tarayıcısını kapatarak ayrılmak
5- Sayfanızdaki reklama veya advertorial linklere (tanıtım yazıları vb.) tıklarak ayrılmak
6- Sitenizdeki içeriklerde dışarıya verdiğiniz bağlantıya tıklayarak ayrılmak

İlk 4 maddeyi  denetim altında tutmak için yapabileceğiniz bir şey yok. Bunları kontrol etmeniz mümkün değil. Son iki maddeyi kontrol etme şansınızın olduğunu söyleyebilirim. Blogunuzdaki/sitenizdeki  reklamları ve dış bağlantıları mümkün olduğunca azaltın.

Bu yöntem sayfa gösterim sayınızı artırmak için ve blogunuzdan/sitenizden hemen çıkma artırma oranını azaltmak için uygulayabileceğiniz faydalı bir yol.

13 Eylül 2013 Cuma

Sosyal SEO önem kazanacak

Sosyal medya siteleri ile arama motorları arasında ciddi bir ilişki olduğunu birçoğumuz biliyoruz. Arama motoru sıralamasında daha iyi bir yer kapmak için bu ilişkinin inceliklerini çözmek gerekiyor.

Google, son yıllarda algoritmalarında birçok değişikliğe gitti. Bu değişiklikler, arama motoru optimizasyonu için yapılan çalışmaların da her seferinde değiştirilmesine neden oldu. Eskiden webmaster'lar arasında kabul gören bazı önemli SEO teknikleri, artık kullanılmıyor.

Arama motoru optimizasyonunda ve sosyal medyada başarı için artık kullanıcı tercihlerini ve davranışlarını göz önünde bulundurmak gerekiyor.

Arama motorlarının sosyal paylaşım sitelerine verdiği önem arttıkça "Sosyal SEO" kavramı da öne çıkmaya başladı. Bu yüzden Tweetlere, Facebook beğenilerine, Google+ iletilerine, Linkedin paylaşımlarına ve bize gelen tüm yorumlara daha fazla dikkat etmemiz gerekiyor.

Çünkü içeriklerimiz paylaşıldıkça internet ortamında daha görünür hale geliyor.

Peki sosyal medyadan SEO anlamında gerçek anlamda fayda sağlamak için nelere dikkat etmemiz gerekiyor?

-Web sitelerimizi/bloglarımızda ziyaretçilerimizin sosyal medya platformlarında kolayca paylaşımda bulunabilmeleri için sosyal medya araçları sunmayı unutmamız lazım. Hala sosyal medya paylaşım butonları olmayan web siteleri/bloglar var.

-Google+ her ne kadar diğer sosyal ağların gerisindeymiş gibi görünse de bence en etkili platformlardan biri. Kullanımı kolay. Gözü yormuyor. Düzenli olarak paylaşımlar yapılırsa ve bu platformda aktif olunursa olumlu geri dönüşler alınabilir.

Özellikle her blog yazarının mutlaka bir Google+ profili olmalı. Bu profilin eksiksiz olarak doldurulması ve aktif olarak kullanılması çok fayda sağlayacak. Google+ 'da ilgi alanlarınıza ya da blogunuzun konusuna uygun olan gruplara üye olursanız network'ünüzü genişletebilirsiniz. Tematik gruplardan iyi geri dönüşler aldığımı söylemeliyim.

-Ziyaretçilerinizin site içeriklerini kendi Google+ hesaplarında paylaşması da sizin için önemli bir unsur. Bunun için paylaşılabilir, değerli içerik üretmeniz gerekiyor. Ziyaretçilerinizi paylaşmaya teşvik edin. Google+ 'da binlerce kişinin çevrelerinde olan, etkili profiller var. Bu profilleri takip edin.

-Facebook ve Twitter profillerinizden web sitenize/blogunuza bağlantı vermeyi unutmayın. Sosyal medya profillerinizi eksiksiz olarak doldurmaya özen gösterin. Bu size profesyonel bir izlenim katmak açısından önemli. Profilinizde link gören ziyaretçiler web sitenizi/blogunuzu ziyaret etmek isteyecektir.

-Geleneksel içerik optimizasyonu çalışmalarını sosyal medyada da ihmal etmeyin. İçerikleriniz, arama motorlarında bulunabilecek türde hazırladığınız gibi olmalı. İlgili anahtar kelime kullanımını abartıya kaçmadan sürdürün. 140 kelimelik bir tweet'teki etkili anahtar kelimeler gözlerin size çevrilmesini sağlayabilir.

-Doğal SEO tekniklerinden yana olun. Kısa sürede yükselmenizi sağlayacağı iddia edilen birtakım SEO paketlerinden uzak durun. Değerli içerik üretimini odak noktanıza koyun.


10 Eylül 2013 Salı

Blog yazarlığının bana öğrettiği 35 şey

Medya İstasyonu henüz 5 aylık bir blog. Bu blogu oluşturmadan önce blog yazarlığı hakkında uzunca bir süre araştırma yaptım. Blog yazarlığı hakkında yazılmış yazıların birçoğunu okudum.

Daha sonra blog yazarlığı hakkında "benim de yazacak bir şeylerim var" diyerek Medya İstasyonu ile blogculuk serüvenine başladım. Amacım özgün ve fayda sağlayıcı içerikleri üreterek okuyucular bir nebze de olsa fayda sağlamaktı.

Geçen 5 aylık süreçte kendi açımdan önemli bir mesafe kat ettiğime inanıyorum. Yazdığım birçok yazının ilgiyle okunması, yorum alması  sadık bir okur kitlesinin oluşması beni çok mutlu etti.

Blog yazmak, gerçekten emek isteyen bir uğraş. Sabretmek ve düzenli olarak çalışmak gerekiyor. Maalesef bir noktaya kolay gelme isteği ağır bastığı için nitelikli blogların ortaya çıkması çok zor oluyor.

5 ayda neler öğrendim?

-Blog yazarlığının ciddi anlamda emek isteyen, istikrar isteyen bir uğraş olduğunu öğrendim.

-Birçok değerli blogu ve blog yazarını tanıma fırsatı edindim.

-Yazı yazarak para kazanmanın püf noktalarını ayrıntılı bir şekilde öğrendim.

-Gerçek anlamda, nitelikli yazı yazarak ciddi bir gelir elde edilebileceğini öğrendim.

-Bloglar için sosyal medyanın önemli bir trafik kaynağı olduğunu öğrendim.

-Blog yazarlığının insanın ufkunu genişlettiğini öğrendim.

-Daha fazla kitap okuma alışkanlığı edindim.

-Bloglar hakkında yazılmış kitapların çok az olduğunun farkına vardım.

-Birçok kişide yorum yazma kültürünün gelişmediğini öğrendim.

-İnternet dünyasında "Hocam" kelimesinin en popüler hitap cümlesi olduğunu öğrendim.

-"SEO uyumlu makale yazarıyım" diye geçinenlerin yazma yeteneğinden son derece yoksun olduğunu öğrendim.

-Makale yazarlığı piyasasında 100 kelime 1 TL, 0, 75 kuruş gibi bir piyasa yapısı sayesinde emeğin nasıl sömürüldüğünü öğrendim.

-Tanıtım yazısı piyasasında sitelerin nasıl link çöplüğüne döndüğünü öğrendim.

-Blogların SEO adı altında nasıl spam yorum bombardımanına tutulduğunu öğrendim.

-Özgün içerik kavramının ne olduğunu bilmeyen kişilerin nasıl "uzman" olduğunu öğrendim.

-"SEO ve sosyal medya uzmanı" ünvanına sahip birçok kişinin olduğunu öğrendim.

-Blogların aslında ne kadar önemli bir konumda olduğunu ve hala değerinin gerçek anlamda bilinmediğini öğrendim.

-Webmaster forumlarında ticaret işlerininin ne şekilde döndüğünü yakından takip etme fırsatım oldu.

-Blog yazarak para kazanmanın çok pohpohlanan bir konu olduğu olduğunu öğrendim.

-İnternetten para kazanmak denilince akla ilk gelenlerinden birinin blog yazmak olduğunu öğrendim.

-Blog yazarlığında içerik üretiminin çoğu zaman ikinci plana itilen bir uğraş olduğunu gözlemledim.

-Sık sık tema değiştirmenin bazı blog yazarlarında bir hastalık olduğu kanısına vardım.

-Yazarak para kazanılacağını iddia eden setlerin gerçek anlamda bir işe yaramadığını öğrendim.

-Blog yazarlığına yeni başlayanların içerik üretiminden çok blog çekilişi düzenleyerek ziyaretçi çekme çabalarına tanık oldum.

-Blog yazmanın kariyer için önemli bir uğraş olduğunu öğrendim.

-Blog yazarlığı hakkında başvurulan, zaman zaman görüş alınan biri olmaya başladığımı gözlemledim.

-Birçok kişi ve firmadan iş teklifi aldım.

-Blog yazarlığı macerasında bir sürü blog açan ve umduğunu bulamayan aceleci kişilerin bunları nasıl çöp bloglar haline getirdiğini gözlemledim.

-Birçok blog yazısının ciddi imla hataları içerdiğini gördüm.

-Makale yazarlığı yaptığı halde Türkçe'yi yanlış kullanan kişilerin sayısının son derece fazla olduğunu gördüm.

-Yazmanın bir yetenek işi olduğunu öğrendim.

-Ziyaretçi çekmek, tık başına ücret ödeyen reklam programlarından daha fazla para kazanmak uğruna her türden içeriklerin yer aldığı blogların blogculuk ruhu ile örtüşmediğini gözlemledim.

-Blogcuların daha fazla sosyal olması gerektiğini öğrendim.

-Blogların yakın gelecekte yeniden yükselişe geçeceğine dair beklentilerin fazla olduğunu öğrendim.

-Son olarak blog yazarlığını hakkıyla yapan kişilerin er ya da geç iyi bir konuma erişmesinin imkansız olmadığını öğrendim.

Blog yazarlığına başladığınızdan bu yana sizler neler öğrendiniz?

Siz de bu tür bir yazı kaleme alırsanız memnun olurum.









9 Eylül 2013 Pazartesi

Blog yazarak para kazanmak hakkında en çok arananlar

Blog yazarak para kazanmak, internette en çok aratılan anahtar kelimelerden biri. Birçok kişi blog yazarak nasıl para kazanabileceğinin yollarını arıyor. Blog yazarak para kazanmak konusu ile ilgili o kadar çok şey yazılmış ki...

Bu yazımda blog yazarak para kazanmak ile ilgili en çok aratılan anahtar kelime grubu konusunda farklı bir bakış açısı sunmak istedim.

Blog yazarak para kazanma yolları

Bu başlık, internetten para kazanmak ile ilgili standart bilgilerin yer aldığı birçok sitede var. Bu sitelerin adeta kurtarıcısı konumunda. Blog yazarak para kazanmak isteyenlerin meraklı arayışları için favori.

Blog yazarlığı ile internetten para kazanmak

Blog yazarlığı, para kazanmak ile birlikte anılan bir uğraş. Blog yazarlığı ile internet üzerinden para kazanmak ile ilgili klasik bilgiler anlatılıyor. Farklı söylemlere ihtiyaç duyuyoruz. Bu çağrıya kulak verin!

Blog yazarak nasıl para kazanılır?

Blog yazarak nasıl para kazanılacağı, püf noktalar anlatılıyor. Bu başlık altında yazılan yazıların hepsi neredeyse aynı. Tam bir bilgi kirliliği.

Blog yazarak para kazanma nedir?

Blog yazarak para kazanmayı tanımlamak için sorulmuş bir klasik soru daha. Bloglardan para kazanma hakkında yeterli bilgisi olmayanları hedefliyor.

Blog yaz, kazan

"Kazı kazan" gibi tahrik edici bir cümle. Bu başlık altında blog yazan herkesin çok kolay bir şekilde para kazanacağını iddia eden hayali yazılar yer alıyor.

Güncel blog yazarak para kazanmak

Güncel bir blog yazarak nasıl para kazanılacağı ile ilgili hayati öneriler. Keşke yazıyı yazanlar da para kazanmanın yolunu bilseydi.

Blog yazarak para kazanmaya var mısınız?

Blog yazarlığına sadece para kazanmak için bir davet gibi algılıyorum. Yokum diyenler uzun vadede para kazanamayacak mı?

Bir blogdan para kazanmak için ne yapmalıyım?

Blog yazarlığına yeni başlayan, ne yapacağını bilemeyen, sağdan soldan öğrendiği blog yazarak para kazanmak olayı ile ilgili tatminkar içerikler arayanların favori sorusu.

Blog yazarak para kazanma teknikleri

Bu başlık altında hep aynı teknikler sıralanır. Kopyala-yapıştır yani. Google Adsense, makale yazarlığı, satış ortaklığı vb. Daha farklı öneriler sunanlara henüz rastlanılmadı.

Blog yazarak para kazanma yöntemi anlatım

Burada da resim ya da videolar eşliğinde yine klasikleşmiş söylemlerle yoğurulmuş birtakım anlatımlar. "Sözde profesyonel" blogcular tarafından hazırlanıyor.

Blog yazarak para kazanmak mümkün mü?

Bu soruyu en çok blog yazarlığına yeni başlayanlar aratıyor. Blog yazıyorum ama bu yazdıklarım yarın öbür gün bana para kazandırır mı? Köşeyi döner miyim? gibi soruları merak edenlerin favorisi.

Evde blog yazarak para kazanmak

Blog yazarlığını evde yapan, çok sosyal hayatı olmayan, internetten para kazanmanın kolay yollarını arayan ve gününün büyük kısmını internette geçirenlerin cevap aradığı bir anahtar kelime. 




8 Eylül 2013 Pazar

Blog yazarlarının cevaplaması gereken 9 soru

Bir blog sitesinin popüler olması, ciddi bir okur kitlesine sahip olması zamanla gerçekleşecek bir şey. Blogunun bir anda iyi bir noktaya gelmesini isteyen aceleci blog yazarları bu süreçte birçok hayata kapılabiliyor.

Daha önceki yazılarımda da blog yazarlığının aceleye gelmemesi gerektiğinin altını çizmiştim. Blog yazarlığında gerçek anlamda başarı için açılan bloga dört elle sarılmak lazım.

Blog yazarlığı sürecinde kendinize sormanız gereken 9 temel soru var.

Blogum için seçtiğim konu hakkında içerik üretirken zorlanacak mıyım?

Seçtiğiniz blog konusu ile ilgi içerik üretirken sıkıntı yaşamanız, blog yazarlığı sürecinizin sancılı geçmesine neden olabilir. Zor bir şekilde ürettiğiniz içerik, sizi zaman içerisinde daha az periyotlarda yazı yazmaya itebilir. "Konuda yazacak bir şeyler bulmak zor, her zaman yazı yazmasam da olur" diye düşünmeniz zaman içinde blogunuza karşı daha mesafeli olmanıza da neden olabilir.

Konu, sürdürülebilir bir içeriğe sahip mi? Yoksa sınırlı mı?

Bazı konularda sürekli yeni içerikler üretmek ve içerik hazırlama sürecini keyifli bir şekilde geçirmek kolaydır. Seçtiğiniz konu ile ilgili yeterli kaynak yoksa içeriğinizin sürekli olması çok zordur. Bu yüzden devamı olan, geliştirilebilen konularda blog yazmanız sürecin sağlıklı işlemesi açısından sizin yararınıza olacak.

Seçtiğim konu ne kadar popüler? 

Teknoloji, spor, internet dünyası vb. konular sürekli popülerdir. Bu konular dahilinde her gün bir sürü yeni gelişme olabilir. Bu tür konulara ilgi her zaman olduğu için farklı bakış açıları ile yazdığınız yazıların ziyaretçi çekmesi zor olmaz. İnsanlar bir ürün ya da yenilik hakkında farklı bakış açısı ile yazılmış ve bir solukta okunabilen yazıları sever.

Blog konum gelecek vaat ediyor mu?

Seçtiğiniz blog konusunun blogunuza her zaman ziyaretçi getirebilecek türden olmasına özen göstermelisiniz. İnternette referans olarak kullanılabilecek konular ilgi çekici olabiliyor.

Örneğin blog yazarlığı hakkında yazılan faydalı içerikler. Ya da sosyal medya, SEO, içerik pazarlama vb. Blog açmaya karar verenlerin en çok aratacağı kelimeler az çok bellidir. "Blog açmak, blog yazmak, blog yazarlığı, blog yazarlığı nasıl yapılır, blog teması nasıl yüklenir? vb. "

Bu tür konular sürekli günceldir ve ciddi anlamda ziyaretçi getirebilir. İçerikleriniz gerçek anlamda fayda sağlayıcı nitelik taşıyorsa yapılan sorgularda üst sıralarda yer alabilir.

Ne sıklıkta içerik üretebilirim?

Sürekli güncel bir konuya sahip blogunuz varsa düzenli içerikler üretmeniz önemlidir. Farklı bakış açısı ile yazılan, okura keyif veren içerikler sadık okuyucu kitlesi oluşturmanıza imkan sağlar. Okurlar, düzenli güncellenen siteleri severler. En kötü ihtimal haftada 1-2 kez özgün içerik üretmelisiniz.

Blog tanıtımını nasıl yapabilirim?

Blog tanıtımını yapmanın birçok yolu vardır. Sosyal medya paylaşımları, arkadaş çevreleri, forum siteleri, diğer blog yazarları ile iletişim, ücretli ya da ücretsiz tanıtım yazısı yayınlatma ve reklam. Hangi seçenekler uygunsa onları tercih edin. Bence bir blogunun  tanıtımını en iyi şekilde yapan diğer bloglar ve blog yazarlarıdır. Blogun tanıtımı, bloglarda olmalı.

Seçtiğim konu ile ilgili yayın yapan başka bloglar var mı?

Seçtiğiniz blog konusu ile alakalı içeriklere sahip birçok blog olabilir. Burada fark yaratmak önemli. Sizin kendi cümleleriniz ile tamamen özgün bir şekilde yazılar kaleme almanız faydalı olacaktır. Blog konunuz ile ilgili yayın yapan blogları inceleyin.

Neler yazdıklarını ve yazmadıklarını gözlemleyin. Yazı planınızı buna göre yapın. Az değinilmiş ya da hiç değinilmemiş bir konular üzerine yoğunlaşabilirsiniz. Örneğin; internette birçok haber sitesi var. Hepsinde çok sayıda benzer içerik var. Buna rağmen hepsinin bir ziyaretçi kitlesi var. Sizin blogunuzun neden olmasın?

Seçtiğim konudaki rekabet düzeyi ne durumda?

Rekabetin kıyasıya yaşandığı konularda benzersiz ve özgün içerik üretimi hayati önem taşıyor. Bu yüzden bu konular hakkında ciddi anlamda fayda sağlayıcı ve diğer sitelerde yer almayan türde içerikler üretmek gerekiyor.

Mesela; Teknoloji, sosyal medya pazarlama, içerik pazarlama, SEO vb. konular ile ilgili yayın yapan bir sürü güçlü site var. Bunların arasında yer almanız ve fark yaratmanız için ciddi anlamda çalışmalısınız. Rekabetin az olduğu konuları seçmeniz o alanda başvuru kaynağı olmanız açısından büyük öneme sahip.

Seçtiğim konu bana gelecekte para kazandırabilir mi?

Seçtiğiniz blog konusunun size para kazandırması uzun vadede olabilecek bir şey. Konunuzun geleceği varsa ve güncelliğini sürekli koruyorsa  size blog yazarak para kazandırması zor değildir. Blog yazarlığı hakkında nitelikli içerikler ürettiğiniz blogunuz sayesinde şirketlerden kurumsal blog sitesi yönetimi için iş teklifi alabilirsiniz. Ya da içerik ajanslarından içerik yazarlığı teklifi alabilirsiniz.

Sosyal medya pazarlaması ile ilgili yararlı içerikler ürettiğiniz blogunuz sayesinde sosyal medya ajanslarından teklif almanız mümkün. Bu tür örnekleri çoğaltabiliriz.

Bunların yanı sıra ziyaretçi trafiğiniz ortalama bir düzeyde ise tanıtım yazısı satışı, Google Adsense vb. reklamları yayınlama, link satışı, banner reklam gibi seçenekleri de göz önünde bulundurabilirsiniz.

Blog yazarlığında başarı için 3 formül





2 Eylül 2013 Pazartesi

Blog yazarlığında başarı için 3 formül

Blog açıp, bloguna bir an önce ziyaretçi girmesini dört gözle bekleyen ya da  blog yazılarına yorum gelmeyen arkadaşlar şu soruya yanıt arıyor: "Nasıl başarılı bir blog yazarı olabilirim?"

Blog yazarlığında başarılı olmak hayal değil. Sadece ciddi anlamda üzerine düşmeniz, çalışmanız gerekiyor.

Bence Blog yazarlığında başarılı olmak isteyenler 3 ana başlığa dikkat etmeli. Şimdi bu 3 başlıktan kısaca bahsedeyim.

İlgi çekin

Blogunuzda fayda sağlayıcı, ilgi çekici içeriklere yer verin. İçerikleri kendiniz üretin. Kopya içerikler ile ilgi çekme yoluna gitmeyin. Okuyucularınızın yazdıklarınızdan keyif almasını sağlayın. Başlıklarınızın çarpıcı olmasına ve yazı ile örtüşmesine özen gösterin. Yazınızı görsellerle (resim, video, infografik) süslemeyi unutmayın. Sıkıcı, tek düze bir yazıyı kaç kişi okur ki? Kendinizden pay biçin.

Yazılarınızda imla kurallarına dikkat edin. İmla hatalarının olduğu yazılar çoğu okur tarafından itici bulunuyor. Yazı, sürekleyici olmalı ve okuyucunun göz zevkini bozmamalı. Unutmayın, yazınızı beğenen, baştan sona kadar okuyan kişiler, diğer yazılarınızı okumak için de can atacaktır. Okurlar, düzenli olarak güncellenen, gelecek vaat eden profesyonel anlamda çalışan blogları ve blog yazarlarını sever.

Bağlayın

Ziyaretçilerin blogunuzda geçirdiği süreyi artırmak için çalışın. Çoğu blog sitesinde hemen çıkma oranı oldukça yüksek. Ziyaretçilerin blogda fazla vakit geçirmesi, içeriklerin kalitesi ile doğru orantılıdır. Arama motorlarından blogunuza gelen kişiler, aradıkları konu ile alakalı içerikleri blogunuzda bulduysa ve bunlardan fayda gördüyse sadık okurunuz olabilir. Diğer yazılarınızı da okumak isteyebilirler. Bu da blogunuzu ziyaret edenlerin geçirdiği sürenin artmasını sağlar. Sadık okurlarınız blogunuzu çevresindeki kişilere de önerebilir. Bu da ağınızı genişletmeniz açısından bulunmaz bir nimettir.

İletişime geçin

Başarılı bir blog yazarı olmak için iletişime daha fazla önem verin. Bazı blog yazarları okurlar ile iletişim kurmaktan çekiniyor. Maillere cevap vermiyor. Yorumları takip etmiyor. Blogları ayakta tutan en önemli unsur okur değil mi? O halde okura yatırım yapmak, kaçınılmaz.

Blog okuyucularınızın her birini önemseyin. yorumlarını dikkate alın. Onlara sorular sorun, size sorduklarını cevaplayın. Yazacağınız yeni blog yazıları için fikir isteyin. Yazılarınızı paylaşmalarını rica edin. Size gönderdikleri mailleri, mesajlara mutlaka geri dönüş yapın. Okurlara değerli olduklarını hissettirirseniz daha fazla kişiye ulaşmanız zor olmayacaktır.





1 Eylül 2013 Pazar

Kurumsal blog nasıl hazırlanır?

Blog hazırlamak, son yıllarda şirketlerin de tercih ettiği bir iletişim şekli olarak öne çıkmaya başladı. Başarılı bir şekilde kurumsal blog hazırlayan markalar olduğu gibi hazırladığı blogu ile ilgilenmeyen markalar da bulunuyor.

Bu yazımda  iyi ya da kötü pek çok örneğini gördüğümüz kurumsal blogların başarılı olabilmesi için nelere dikkat edilmesi gerektiğine değineceğim.

Kurumsal blog nedir? Neden gereklidir?

Öncelikle kurumsal blog kavramını bilmeyenler için kısaca tanımlamak istiyorum. Kurumsal blog, bir şirket ya da şirket çalışanları tarafından hazırlanan, kurumun müşterileriyle, hedef kitlesiyle olan sadakatini, iletişimini artırmayı amaçlayan ve ilişkilerini geliştirmesine katkı sağlayan yayındır. Kurumsal blog, şirketlerin/markaların ana web sitesini destekleyici özelliği ile önemli bir rol üstlenmektedir.

Kurumsal blog nasıl hazırlanır? Nelere dikkat edilmeli?

-Öncelikle blogları bir reklam mecrası olarak görmemek gerekiyor. Kurumsal blog, direkt olarak reklam öğeleri içermemeli. Bloglarında reklam yapan markalara, kurumlara okuyucuların ilgisi yok. Müşteriler internetteki reklam bombardımanından bıkmış durumda ve temiz içerik derdinde. Bu yüzden reklam kokan içeriklerin yer aldığı blogları da önemsemeyecekler.

-Kurumsal blogları direkt bir pazarlama aracı olarak görmemek gerekiyor Kurumsal blog, uzun vadeli bir yayın olarak düzenli olarak güncellenmeli. Kampanyalara özel hazırlanıp sonra ilgisiz bırakılmamalı. Maalesef çoğu kurumsal blog kampanya bazlı güncel tutuluyor. Sonrası ise bildiğiniz gibi çöp bloglar...

-Blogda yer alan şirketle ilgili gelişmeler, büyük kampanyalar ya da mesajlar blogu okuyan kişiyi sıkmayacak şekilde olmalı. Okuyucular eğlendirici, bilgilendirici ve eğitici bilgiyi istiyor. Günümüzde okuyucuların ciddi, sıkıcı içerikler ile harcayacak çok vakti yok. Eğlenin, eğlendirin ve en önemlisi bilgilendirin.

-Kurumsal bir bloglardaki yazı dili, samimi, doğal olmalı. Müşteriler blogda yer alan bilgilerin samimiyetine ve doğruluğuna inanmalı. Ürün ya da hizmet ile ilgili yorumlarını özgürce yapabilmeli. Daha da önemlisi bu yorumların kurum tarafından okunduğunu ve dikkate alındığını hissetmeli.

-Kurumsal bloglarda tasarım karmaşık olmamalı. Bu tür blogların tasarımı olabildiğince sade ve işlevsel olmalı. Kurumsal bloglarda anlaşılır ve net olmak son derece önemli. Okuyucu aradığını kolayca bulabilmeli. Kurumsal blogların şablonları ana site ile uyumlu olmalı.

-Kurumsal bloglar düzenli olarak güncellenmeli. Her blog türünde olduğu gibi kurumsal bloglarda da içerik son derece önemli. Blogların bu yüzden kaliteli, özgün ve güncel içerikler ile belli periyotlarda güncellenmesi şart. Aylarca güncellenmemiş blogların kurumlara, markalara hiçbir faydası olmayacak.

-Blog yazıları ve yazarları doğru seçilmeli. Blog yazıları kurumsal kimlik ile bütünlük gösterebilmeli. Kurumsal bloga yazı yazacak kişiler kurumun kültürünü bilen ve doğru mesajları verebilecek kişilerden oluşmalı.

-Müşteriler aynı mesajlarla ve bir konu etrafındaki yayınlarla muhatap edilmemeli. Şirketin farklı yönlerini, çalışanların başarılarını, şirket içinde yapılan kısa söyleşileri da içermeli. Renksiz ve soğuk bir blog kurumsal kimliğe ters düşebilir.

-Kurumsal blogların içerikleri sosyal medya platformlarında belli periyotlarda paylaşılmalı. Sosyal medyadaki paylaşım diline ve imla kurallarına dikkat edilmeli. Marka için en uygun sosyal medya sitesinin belirlenmesi daha etkili olacak.

-Kurumsal bloga müşteriler tarafından yapılan olumsuz yorumlar da dikkate alınmalı Yorumu silinen, dikkate alınmayan bir müşterinin o kuruma olan ilgisi, sadakati zedelenebilir. Bu durum çoğu zaman tüketicilerin başka markalara yönelmesine neden olur. Olumsuz yorum yapan müşteriler ile iletişime geçilerek onların canını sıkan durumlar hakkında bilgi alınabilir. Bu da kriz planı için iyi bir yol olabilir.